13 Haziran 2019 Perşembe

TEFSİR

1-Tefsirler kaça ayrılır? a) rivayet b) dirayet

rivayet tefsirlerinin kusuru ZAYIF RİVAYETLER içermesidir, sahih mi değil mi pek bakılmadan kuru kuruya nakil yapılır... %99'u ahad haber içerir...



2-Tefsirciler hatadan salim midir? Gelen her rivayet neden doğru değildir? (Biz rafızileri neden tekfir ediyoruz? çünkü imamları mutlak masum kabul ederler... masum = enbiyalardır, onlarda bile zelle olur.. Hz muhammed as'a bile kuranda 17 yerde ihtar var... ör: meşhur ümmü mektum hadisesi [abese ve tevella] hal böyleyken elbette tefsirciler de hata yapabilir, raviler de hata yapabilir...)

Onlara güven veya korkuya dair bir haber gelince hemen onu yayarlar; halbuki onu, Resûl'e veya aralarında yetki sahibi kimselere götürselerdi, onların arasından işin içyüzünü anlayanlar, onun ne olduğunu bilirlerdi. Allah'ın size lütuf ve rahmeti olmasaydı, pek azınız müstesna, şeytana uyup giderdiniz. (nisa 83)
Eğer bilmiyorsanız ilim sahiplerine sorun (nahl 43) demek ki bize bir haber gelince onu bilenlere soracaz, yani cerh ve tadil ilmi çok önemlidir... 

>razi'nin ahad haber eleştirisi<
fahrettin razi'ye göre ahad haber kesin değildir. (el işare) hz ömer, fatıma binti kays'ın rivayetini "ben dinimi ne idüğü belirsiz bir kadından mı öğreneceğim?" diyerek reddetmiştir fakat aynı hz ömer abdurrahman bin avf'ın aktardığı "vebalı bölgeye gitmeyin" hadisini kabul etmiştir zira her ravi eşit değildir. Ayrıca razi, buhari ve müslime müteşabih ifadeler içeren hadisleri kitaplarına aldıkları için yani kuru rivayetleri yüzünden kızmıştır. hadislerin uzun zaman sonra yazıldığından dolayı eksik, hatalı vs aktarımlar olduğunu söylemiştir. razi felsefe yaparken hadisten örnek göstermez daima ayetleri kullanırdı. ona göre kuran kesindir fakat hadisler zannidir. itikat meselelerinde hadis kullanılmaz demiştir. yine fahrettin razi sad33 ayetini tefsir eden önceki müfessirlere ateş püskürmektedir. kuru bir rivayet yüzünden akıllarını çalıştırmayıp hatayı tekrar etmelerine hayret etmektedir. 

3-Kuran hakkında yorum yapmak (dirayet) caiz mi?
Kur’an’ı okuyup düşünmezler mi? Yoksa kalpler üzerinde kilitleri mi var? (muhammed 24)
Bu bir mübarek kitaptır ki onu sana, insanlar âyetleri üzerinde iyice düşünsünler, akıl iz‘an sahipleri ondan dersler, öğütler alsınlar diye indirdik (sad 29)
İnananların hepsinin birden savaşa çıkmaları doğru değildir. Onların her kesiminden bir grubun, dinde derin bilgiler edinmek ve sefere çıkan topluluk geri döndüğünde korunmaları ümidiyle onları uyarmak için, arkada kalmaları gerekir (tevbe 122) yani peygamber as ve diğer tüm sahabiler savaştayken bir kısım insanlar geride kalıp dinde derinleşmelidir bu caizdir... düşünün ki onların başında o sırada peygamber as bulunmuyordu tıpkı şu anda olduğu gibi...
Eğer bilmiyorsanız ilim sahiplerine sorun (nahl 43) 

allahım sen ibni abbası dinde fakih kıl, ona kitabın tevilini öğret (hadis) yani peygamber as sahabeye izin vermiştir...


alimler peygamberlerin varisleridir, onlar mal mülk değil geriye ilim bırakırlar (hadis) yani peygamber as bizlere miras olarak kitap-metot-hikmet bırakmıştır, o tüm ayetleri açıklamamıştır, [imtihan gereği açıklamamıştır ör: bakara 26] o her zaman balık vermemiştir balık tutmayı öğretmiştir... kuranı açıklama görevi peygamberden sonra alimlere kalmıştır...



kuranı okuduk tefekkür ettik, aklımıza gelen bu düşüncelerimizi bir yere yazarsak o dirayet tefsiri oluyor...


4-Tefsir yaparken izlenecek metot? elbette PEYGAMBER AS'IN bize öğrettiği metodu izleyecez...
o evvela kuranı kuranla tefsir ederdi ör: meşhur zulüm ayeti enam 82 > lokman 13 ile tefsir edilmiştir

meşhur muaz bin cebel hadisi şerifi: neyle hükmedeceksin? kuranla eğer onda bulamazsam sünnetle eğer onda da bulamazsam içtihad ederim... yani evvela kurandaki diğer ayetlere bakacaz, ayetin siyak sibakına bakacaz, sahih hadislere bakacaz, şeriate uygun şekilde tefekkür / tedebbür edecez, işte bu yüce allahın razı olduğu metotdur.. bunun dışındakiler merduttur....

kitabı ve mizanı indirdik (hadid 25) mizan = ölçü = metot
kitabı ve hikmeti öğretsin (bakara 129) hikmet = hakikate ulaştıran bilgi... yani yüce allah sadece kuru kuruya kitap indirmedi, onunla beraber hikmeti ve mizanı da indirdi, eğer kitabın bir ölçüsü olmazsa siz bu kitabı anlayamazsınız ya da yanlış anlarsınız...
HİKMETİ BİZZAT ALLAH VERİR, BU YÜZDEN HERKES KURANI ANLAYAMAZ... ör: enam 25.. yani artniyetli olmayacaksın, samimi olacaksın... !

“Allah, dilediğine hikmeti verir ve kime hikmet verilirse o kimse birçok hayra nail olmuş demektir. Bunu ise ancak derin kavrayış sahibi olanlar düşünüp anlarlar.”  (bakara 269) 
Her hikmetin başı Allah korkusudur  (hadis)
Ancak âlimler Allah’tan korkar.  (fatır 28)
Bu kitap takva sahipleri için bir hidayettir (ali imran 138)


ör: bakara 187'de geçen beyaz iplik siyah iplik ifadesini biz peygamber as'ın sahih hadisini atlayarak yorumlayamayız, orda iplik ile kastedilen gece ve gündüz imiş... eğer bu ayet hakkında bu sahih hadis olmasaydı işte o zaman yorum yapabilirdik..
KURANIN KURANLA TEFSİRİ + KURANIN SAHİH HADİSLE TEFSİRİ + ŞERİATE UYGUN TEFEKKÜRLE TEFSİR... heva ve hevesimize göre kuranı yorumlamak haramdır... sünneti atlayarak, şeriatın ölçülerini çiğneyerek banane ben bu ayetten bunu anlıyorum demek KÜFÜRDÜR...

Kim bilgisi olmadığı halde Kur’an’la ilgili söz söylerse cehennemdeki yerine hazırlansın. (hadis)ör: yaşar nuri'ye göre islamda reenkarnasyon vardır, gürkan engine göre namaz yoktur, islamoğluna göre hz ademin babası vardır, mehmet okuyana göre hz meryem çift cinsiyetlidir hatta edip yüksele göre tevbe son iki ayet haşa uydurmadır hatta ve hatta sapık mezheplerden nusayriliğe göre hz ali allahtır delilleri ise ayetel kursinin sonundaki vehuvel aliyyul azim ayeti... :( bu adamların hepsi sahih sünneti devreden çıkarıp kuranı kendi hevalarına göre yorumlamış, ayetleri eğip bükmüşlerdir... METOTSUZ ÖLÇÜSÜZ HERİFLER...

Doğrusu Allah, bir sivrisineği veya ondan daha üstününü örnek olarak vermekten çekinmez. İman edenler, bunun, Rablerinden bir gerçek olduğunu bilirler. Gerçeği yalanlayan nankörler ise: "Allah, bu örnekle neyi amaçlamıştır?" derler. Allah, bu örnekle birçok kimseyi saptırır, birçok kimseyi de doğru yola iletir. Bununla, ancak fasıkları saptırır. (bakara 26) yüce allah isteseydi şu an ihtilaf mevzuu olan "darabe" gibi bazı ayetleri ihtilafa mahal kalmadan söylerdi lakin bunu imtihan gereği böyle yapmaktadır, elmas ile kömürü birbirinden ayırmaktadır ör: ahzab 37'de olduğu gibi (tüm gerizekalılar ortaya çıkmaktadır)...

PETRA MESELESİ


bölge müslümanlar tarafından ele geçirildiğinde zaten çoktan terk edilmiş hayalet bi şehir halindeydi. her şeyi geçtim, her sene hacca giden milyonlarca müslümanın gözü önünde birileri koskoca kabeyi petradan mekkeye taşıyacak ve bundan hiç kimsenin haberi olmayacak öyle mi? en ufak bir isyan çıkmayacak en ufak bir rivayet dahi olmayacak kitaplarda... 



şöyle düşünelim: anıtkabir ankaradan 1956 yılında gizlice karsa taşınıyor, ve bundan kimsenin haberi olmuyor en ufak bir rivayete dahi rastlayamıyoruz... hmmm iyiymiş :)

eski mescidlerden bazılarının petrayı göstermesi ise tamamen TESADÜF agshshahs hadi bakalım evrenin tesadüfen oluştuğuna inanıyorsun da buna mı inanmıyorsun

şaka bir yana, eskiden bu kadar kesin ölçüm aletleri yoktu, insanlar göz kararı kıble tayini yapıyorlardı, eski mescitlerden bazıları tam kabeyi gösterir bazıları 200 km sağı solu gösterir bunlar son derece normaldir. ilim irfan gelişince sonraki mescitlerde kıble tayini daha doğru yapılmaya başladı. ilk mescidlerin alakasız kıblelerinin olması bundan dolayıdır.