28 Şubat 2021 Pazar

kuran apaçık bir kitaptır sözü ne demektir

matematik apaçık bir ilimdir ancak onun apaçık olması herkesin anlayacağı manasına gelmez. 

bir kitap istediği kadar net olsun yine de onu anlamayacak yeryüzünde 1 kişi bile varsa "hani apaçıktı ehehe" diye itiraz edilmesi saçma olur. peki diyelim ki bu sayı 2 oldu? veya 3 kişi anlamadı? 4-5-6-7-8??? hangi sayıdan sonra o kitaba apaçık değil diyebiliriz? 

diyelim ki dünyada 100 kişi yaşıyor. bunların elli tanesi x kitabına apaçık diyor diğer yarısı ise bunu reddediyor. buna kim karar verecek? iddiamızın gerçekleşmesi için karşı taraftan 5 kişinin trafik kazasında ölüp sayılarının azalmasını mı bekleyeceğiz? demek ki bu işi sayıyla hesap etmek aptalca olur. nitekim matematiği yeryüzünde çok az kimse anlar fakat matematik en net bilimdir.

öyleyse bir şeyin apaçık olduğunu kelle sayısıyla ölçemeyiz. peki kuranın apaçık olması ne demektir? 

1-) allah katından gelmesi cihetiyle apaçıktır.

2-) anlaşılabilir olması yönüyle apaçıktır.

ilk maddeyi geçiyorum burası bizim konumuz. ikinci maddenin ise cevabı şudur:

**allah, sıfır yaşındaki bir çocuğun anlayacağı tarzda açıkça der ki bu kitabın bazı ayetleri muhkemdir bazı ayetleri ise müteşabihtir.** 

yani kuran açıkça der ki benim bir kısım ayetlerim kapalıdır, herkes anlamaz sadece ilim sahipleri bilir. 

bu tıpkı bir matematik kitabında "bazı sayfaları hepiniz anlarsınız zira 2+2=4'ü anlanayacak bir şey yoktur fakat parabol eğrilerini sadece ilimde derinleşmiş kişiler anlar, onlara açıktır." sözü gibidir...

+hakeza allah kuranda açıkça der ki "bazı insanların ayetleri anlamaması için kulaklarına ağırlık takarız. bazı örnekler vererek kalbi eğri olanları saptırırız." yani kuranda bir aptal eleme sisteminin mevcut olduğunu söylüyor. 

ör: ahzab37'ye ben bakınca mucize görüyorum yakup deniz bakınca çelişki görüyor. jan jak russonun dediği gibi "orman aynı orman fakat aşık bakınca romantizmi görür avcı bakınca av hayvanlarını görür."

kapalı kitap nasıl olur merak edenler için incil okumalarını tavsiye ederim. kuranda tevil edilemeyecek mesele yoktur fakat bir hristiyan hz isa'nın soy ağacındaki çelişkiyi kendini yırtsa bile tevil edemez ayrıyeten incilde öyle ayetler var ki hz isa'nın insan olduğunu söyler öyle ayetler de onu ilah mevkine yükseltir. işte anlam kapalılığı budur. asla ortayı bulamıyosun. ne denildiği anlaşılmıyor. incilin içine havari sözleri karışmış, tercüman hataları karışmış, papazların sözleri karışmış. hangisi ayettir hangisi hadistir hangisi tefsirdir hangisi siyerdir anlaşılmıyor. işte nur topu gibi kapalılık abidesi...

meryem 10 ve ali imran 41 çelişki iddiasına cevap

aşağıdaki yazıyı bir kafir yazmış aynen aktarıyorum:

Örnek 1)

FİRAVUN, çevresindeki ileri gelenlere dedi ki, Bu gerçekten bilgin bir sihirbaz! sihriyle yurdunuzdan çıkarmak istiyor. Şimdi ne buyurursunuz?

Şu'ara suresinde Firavunun söylediği tipatip aynı söz Araf suresinde Firavunun kavminden ileri gelenlere hamledilmiştir.

Firavun'un HALKINDAN İTİBARLI KİŞİLER dediler ki “Bu gerçekten bilgin bir sihirbaz!" Sizi yerinizden, yurdunuzdan çıkarmak istiyor, Şimdi ne buyurursunuz ? (sihri kelimesi de unutulmuş)

Örnek 2)

Zekeriya "Rabbim! Öyleyse bana bir alamet ver" dedi. Allah: "Senin alametin, sağlam ve sıhhatli olduğun halde ÜÇ GECE insanlarla konuşamamandır" buyurdu.

Meryem Suresinde Allah, Zekeriya'dan, ÜÇ GECE konuşmamasını istemişken, Ali-İmran suresinde ise bu ÜÇ GÜN olarak zikredilmiştir.

"Ya Rabbi! Bana bir alamet ver" dedi, Allah :"Senin Alametin ÜÇ GÜN, İşaretle anlaşma dışında insanlarla konuşmamandır; Rabbini çok an, akşam sabah hamd et" dedi. (Rabbini çok an, akşam sabah hamd et - Kısmı da ilk surede yok)

elcevap:

1-) firavun bir söz söylediyse onun benzerini söylemek veya tekrarlamak yanındaki kişilere haram mı? benzer sözleri söylemeleri yalakalığa işaret eder çünkü lider bi söz söyleyince onun yakınındaki şakşakçılar papağan gibi liderlerinin sözlerini tekrar ederler. 

2-) [a] hz zekeriya ile allah arasındaki diyalog arapça değildir ki ayette motomot aynı lafızlar kullanılsın. allah bizlere olayı tercüme ederek anlatıyor. belki lisanla bile konuşmadılar sadece hz zekeriya'nın içinden bir his geçti allah da o hisse mukabil başka bir hisle cevap verdi. yani direkt zekeriyanın kalbine manayı koymuş olabilir nitekim allah bal arısına vahyettiğini söylüyor. şimdi bal arısıyla gerçekten oturup arapça diyaloga mı girdi diyeceğiz? 

[b] bir cümle farklı şekillerde tercüme edilebilir. mesela I get up early gibi basit bir cümle bile (ben erken kalkarım) veyahut (erkenden kalkarım) şeklinde tercüme edilebilir. ayetin birinde diyoki üç tam gece ليال سويا diğer ayette ise üç gün konuşamayacaksın diyor. üç tam gece ile üç gün arasında fark yoktur. 24 saat ile 1 gün aynı şeydir. 60 dakika ile 1 saat de aynı şeydir.

[c] bir ayette diyor ki "insanlarla konuşamayacaksın" diğerinde diyor ki "konuşamayacaksın fakat sadece işaretle anlaşabileceksin." burda da çelişki yok bilakis tamamlayıcı ifadeler var. benim ağzımdan hiçbir kelime çıkmasa da ben işaret yoluyla iletişim kurabilirim.. 

allah burda "sen asla iletişim kuramazsın" demiyor sadece iletişim yollarından birinin iptal edileceğinden bahsediyor.

19 Şubat 2021 Cuma

kalbin düşünmesi

1-) peygamber, beynin fonksiyonunu bilmiyor ehehe kalp düşünür diyiyor eheheh

أعدى عدوك نفسك التي بين جنبيك

en büyük düşmanın iki kaşının arasındakidir (hadis)

peygamber as'ın bu hadisi bize gösteriyor ki beynin ne işe yaradığı o devirde gayet iyi biliniyordu üstelik iki kaşımızın arasındaki bölgede frontal lob bulunur. bu bölge İRADE'den sorumludur. muhteşem bir hadis gerçekten...

2-) kuranda "kalpleri vardır akletmezler" ayeti var bu bilimle çelişiyor ehehe çünkü kalp düşünmez ehehe

bir kelime ya hakikat manasında kullanılmıştır veyahut mecazidir. ister hakiki manada kalp diyelim ister mecazen iki durumda da HİÇBİR problem yoktur.

ör: imam gazaliye göre kalp kelimesi ile insandaki ruhun hakikati - özü kastedilir yani kalbi mecaz manada kabul ediyor.

eğer hakikat alırsak yine bir problem yoktur çünkü kalpte 40.000'den fazla nöron vardır. kalbin beyne gönderdiği sinyal beynin kalbe gönderdiğinden çok daha fazladır.

3-) "yapay kalp takanlar neden hala düşünebiliyorlar?" cevap: çünkü insan monist değil dualist bir yapıdadır. gören göz değildir beyin de değildir gören RUHtur. nöronlar vs hepsi ruhun birer yansımasıdır, şehadet alemindeki bir görüntüsüdür. göz görmez ruh görür eğer gören göz olsaydı biz gece rüya görmezdik gözlerimiz kapalı olsa dahi görüyoruz hatta beynimiz dursa dahi görüyoruz nitekim öldükten sonra tekrar dirilen bazı şahıslar şuurlarının yerinde olduğunu ve işık gördüklerini söylüyorlar... ayrıca şöyle düşünelim tip çok ilerledi ve ahmet ile mehmetin beyinlerinin bir kısmını birbirlerine naklettik. şimdi ahmedin vücudunda mehmetin sol beyninin %25i ve sağ beyninin %25i var. biz ahmede ahmet diyebilir miyiz??? madem bizi biz yapan nöronlardır ve her şey nörondan ibarettir o halde beyinler iç içe geçerse biz hangisi olacağız?? bizi biz yapan şey nedir? hakikatte düşünen ne beyindir ne de kalptir. düşünen şey ruhtur. bizim özümüz mahiyetimizdir. insanın bu özüne de mecazen kalp denir. ayetteki kalp ifadesini mecaz da alsak hakikat da alsak hiçbir problem yoktur.


4-) kalpte nöron var o halde kalp düşünebilir dedin fakat bağırsakta da nöron var bağırsak düşünür mü diyeceğiz senin tezine göre? üstelik bağırsakta kalbe oranla çok daha fazla nöron mevcuttur.

her nöron aynı işi yapmaz aralarında iş bölümü vardır mesela kafamızın arkasına bir darbe yesek kör oluruz çünkü oradaki nöronlar görme işini icra eder fakat bağırsağına darbe yesen hala görmeye devam edersin yani düz mantıkla tüm nöronlar aynı işi yapar demek doğru değildir. bağırsaktaki nöron ile kalpteki nöronun vazifesi aynı değildir ayrıca olayı nöron sayısına indirgemek cahilliktir zira x işini yapan 10 tane nöron z işini yapan 1000 tane nöronla kıyaslanamaz. yüz tane helikopter 1 tane denizaltının yaptığı işi yapamaz. 10 tane doktor 1 tane marangozun yaptığı işi yapamaz.