29 Şubat 2024 Perşembe
islamda cariyelere tecavüz yalanı
27 Şubat 2024 Salı
kuranda tecavüz yasak değil iddiası
25 Şubat 2024 Pazar
allah cisim mi? allah gökte mi?
a) bütün nasslar hakiki anlamdadır.
b) bütün nasslar mecaz anlamdadır.
c) bazı nasslar hakiki, bazı nasslar ise mecaz anlamdadır.
o halde allah'ın veya peygamberin bir sözüne hangi ölçüye dayanarak mecaz ya da hakikat diyorsunuz? peygamber mecaz konuşamaz diye nass mı var? kuran üzerinde düşünmeyin, allah'ın kelamını tevil etmeyin diye ayet mi var? allah keyfiyetsiz istiva etti soru sormak bidat diye ayet mi var?
bütün nasslar hakiki anlamdaysa o halde allah göktedir. allah'ın mekanı yukarısıdır. allah arşa (yani tahta) oturmuştur. allah'ın eli vardır. allah'ın parmakları vardır. evet tüm bu ayetleri zahiri manada alıyoruz. o halde aşağıdaki nassları da zahiri/hakiki anlamda alıyor musunuz? yoksa tevil mi edeceksiniz?
1] "allah tahtın üstüne oturdu." (taha5)
*allah tahtın üstüne oturdu peki bu taht nerededir? heralde göktedir. demek ki allah da göktedir.
2] "allah, sizlere şahdamarınızdan bile daha yakındır." (kaf16)
*tevile gerek yok. şahdamarımızdan bile daha yakınsa o zaman allah içimizdedir ve dahi her yerdedir. hani allah gökteki tahta oturmuştu? (taha suresi 5.ayete bakın) yoksa kuranda çelişki mi var? "eğer bu kitap allah'tan başkası tarafından indirilseydi içinde çelişki olurdu." (nisa82)
3] "allah, göklerin ve yerin ışığıdır." (nur35)
*allah kendisini nur (ışık) olarak anlatıyor. o halde güneş de allah'tır, el feneri de allah'tır. her şeyin ışığı vardır. ışık da allah olduğuna göre vahdet-i vücutçular haklıdır tevil etmeyin zira ayette ışık = allah denmiştir.
4] "gözler allah'ı göremez fakat allah gözleri görür." (enam103)
*işte kuranda çelişki. yahu az önce allah göklerin ve yerin ışığıdır denmişti şimdi ise o ışığın gözler tarafından görülemeyeceğini anlatıyor. halbuki ışığı gözlerimiz görüyor.
5] "doğu da batı da allah'ındır. nereye dönerseniz dönün allah'ın yüzünü bulursunuz. allah genişleticidir, bilgilidir." (bakara115)
*allah'ın yüzü = allah olduğuna göre nereye dönersek dönelim allah'ı yani o ışığı görebilmemiz lazım. bakın ayette "allah'ın yüzünü bulursunuz." diyor ama ben bulamıyorum. yahu enam103'te gözler allah'ı görmedi/görmüyor/görmeyecek diyordu bakara115'te ise nereye bakarsan bak görürsün diyor. ayrıca demek ki allah her yerdedir.
6] "göklerde ve yerde ne varsa hepsi allah'ındır. allah her şeyi kuşatmıştır." (nisa126)
*allah her şeyi kuşatmışsa demek ki benim masamı da kuşatmıştır. ama masamın altını kuşatması için oranın altında da olması lazım. allah, gökteki tahtının üstünde mi yoksa masamın altında mı? belki de hem göktedir hem de masamın altındadır. o halde allah her yerdedir. biz de allah'ın içindeyiz.
7] "ilahınız allah'tır ondan başka ilah yoktur. allah'ın ilmi her şeyi kuşatmıştır." (taha98)
*allah'ın ilmi = allahtır tıpkı allah'ın parmağının = allah olması gibi. allah her şeyi kuşatmışsa o halde allah her yerdedir.
8] -bir yahudi peygamberin yanına geldi ve "allah gökleri bir parmağında, yerleri bir parmağında, ağaçları bir parmağında, suları bir parmağında vesair mahlukatı da bir parmağında tutmaktadır." deyince rasulullah adama güldü. "allah'ı hakkıyla takdir edemediler." (zümer 67) ayetini okudu. (müslim, münafıkin)
*tevile gerek yok hani allah her şeyin üstündeydi? gökler, allah'ın bir parmağında ise gök allah'ın üstündedir. hani allah dünya semasına inerdi? hani allah gökteydi? yoksa allah parmağının üzerine mi oturdu? allah gökte, gök parmağın üstünde... gökler bir parmakta ağaçlar ve sular başka parmaklarda. allah ise sadece göğün üstündeki parmağın üstüne oturmuş. diğer parmakların üstüne oturmamış.
9] kalpler rahman'ın iki parmağı arasındadır. onları istediği gibi döndürür. (tirmizi, kader)
*allah gökte, gök allah'ın bir parmağının üstünde yani allah parmağının üstüne oturmuş allah ile parmağı arasında gök var. diğer mahlukat da diğer parmaklarda ama kalpler ise bu parmakların arasında. tevil etmeye çalışana hakkımı helal etmiyorum. mecazı kabul etmiyorsanız içine düştüğünüz bu beyinsiz durumu kabullenmek zorundasınız delikanlı olun.
10] namaz kılarken karşıya tükürmeyin çünkü allah oradadır. (buhari)
*nassların zahirini esas alıp allah gökte diyenler bu nassı da zahir ele alsınlar.
11] "allah, şekil ve suret verendir." (haşr24)
*allah, ben şekil sahibiyim diye ayet indirmemiştir bilakis ben şekil verenim, tasvir edenim yani musavvirim demiştir. eğer allah'ın bir şekli olsaydı bunu bizlere övgüyle anlatırdı. benim şeklim böyle güzeldir şöyle büyüktür gibi. halbuki o sadece musavvirdir. şekil verir ama şekli yoktur. gören göz değildir akıldır. akıl gözü görür ama gözler aklı göremez. çünkü akıl cisim değildir. la tudrikuhul ebsaru vehuve yudrikul ebsar. gözler onu göremez o gözleri görür.
12] "allah'ın hiçbir şeye ihtiyacı yoktur, her şeyin ona ihtiyacı vardır." (ihlas2)
*allah kendisini samed olarak tanıtmaktadır. cisimler samed olamazlar zira her cisim varlığını cüzlerine borçludur ve muhtaçtır. her cisim bir mekanda olmaya muhtaçtır. her cisim tasarlanmaya muhtaçtır. her cisim enerjiye muhtaçtır. eğer enerji olmazsa cisimler şekillerini, pozisyonlarını koruyamaz ve yok olurlar.
13] "allah, her şeyi ayakta tutandır." (bakara255)
*allah kendisini kayyum olarak tanıtmaktadır. yani tüm cisimleri allah ayakta tutmaktadır. eğer allahtan olmasaydı tüm cisimler çökerdi. hiçbir şey ayakta kalamazdı.
14] "üzerlerinde uçan kuşları görmüyorlar mı? onları allah'tan başka ne havada tutuyor?" (mülk19)
*allah, elleriyle iş yaptığına göre kuşları elleriyle havada tutuyor olmalı ayağıyla tutacak hali yok. hani hadiste ağaçlar, gökler, sular allah'ın parmağındaydı? o zaman bu kuşları allah nasıl havada tutuyor? kuş ağaçta, ağaç allah'ın parmağının üstünde. peki kuş havadayken allah onu neyle havada tutuyor? eliyle tutuyorsa bu elini niye görmüyoruz? hani allah görülürdü? hani allah cisimdi? hani allah gökteydi? allah gökte, gök parmağının üstünde, allah'ın eli de kuşun altında mı?
15] "ibrahim dedi ki ya rabbi ölüleri nasıl diriltiyorsun bana göster." (bakara260) nasıl diye sormak haram değildir. selefi kafirler, nasıl diye soru sormanın bidat olduğunu iddia ederler ve imam malikten delil getirirler halbuki kuran tam tersini söyler. nasıl sorusunu sormak hz ibrahim'in sünnetidir. "ibrahim'de sizin için güzel bir örnek vardır." (mümtehine4)
16] istiva malum keyfiyeti meçhul sözü islami bir söz değildir. hz muhammed aleyhisselatu vesselam, soru sorulmasını yasaklamamıştır bilakis soru sorulmasını teşvik etmiştir. rasulullah bir hadiste: "her şeyi allah yarattı peki allah'ı kim yarattı diye sormadıkça istediğiniz her soruyu sorabilirsiniz." (hemmam bin münebbih) demiştir.
17] peygamberin eşleri: "ya rasulallah senin vefatından sonra ilk hangimiz vefat edecektir?" diye sordular. "eli en uzun olanınız." diye cevap verdi. hanımlar bu sözün mecaz olduğunu ve cömertliğin kastedildiğini daha sonradan anladı. (buhari)
18] rasulullah hutbede "allah bir kulunu dünya ile ahiret arasında serbest bıraktı o kul ise ahireti tercih etti." diyince ebubekir ağlamaya başladı. ona neden ağladığını sorduğumuzda "rasulullah yakında vefat edeceğini bizlere bildirdi anlamadınız mı?" dedi. (buhari)
*demek ki her sahabe, rasulullah'ın her sözünü mükemmel anlamıyordu.
19] burda olanlar sözlerimi burda olmayanlara ulaştırsın çünkü onlar beni sizlerden daha iyi anlayabilir. (buhari)
*demek ki bizler ilk nesilden çok daha iyi kuranı anlayabiliriz. şu an elimizde onlardan daha fazla imkan var.
20) rasulullah dedi ki: "güneş ve ay allah'ın iki ayetidir. kimsenin ölümünden dolayı tutulmazlar. bildiklerimi bilseydiniz az gülerdiniz çok ağlardınız." (buhari)
*güneş ve ay allah'ın ayetidir de akıl ve mantık allah'ın ayeti değil midir?
21] allah'ı en iyi bileniniz benim. (buhari)
*demek ki sahabe bile olsan allah'ı mükemmel bilmiyor olabilirsin. haşviyelere sorsan allah gökte diyen adam, allah'ı mükemmel şekilde biliyordu.
22] allah'ım ibni abbas'a kuranı öğret. (buhari)
*ibni abbas, araptı ve sahabeydi bunlar onu kuranı en iyi anlayan kişi yapmaz. bazı kıt kafalı haşviyyeler hadisi iyi düşünsünler.
23] rasulullah bize cuma suresini okuyordu. 3.ayete gelince ayette bahsedilen yabancı kişiler kimdir diye sorduk. rasulullah elini selman-i farisi'nin omuzuna koyarak "iman süreyya yıldızında dahi olsa insanlar mutlaka ona ulaşacaktır." dedi. (buhari)
*haşviyyelere göre 21.yyda yaşayan birinin hakikate ulaşması imkansızdır. hakikate ulaşmak sadece selefe has bir ayrıcalıktır.
24] müşrikler rasulullah'a şiir yoluyla saldırıyorlardı. rasulullah da bana onlara şiir yoluyla cevap vermemi emretti ve meleklerin beni desteklemesi için de dua etti. (buhari)
*demek ki felsefe yoluyla saldırsalar rasulullah da aynı yolla cevap vermeyi emrederdi.
25] rasulullah mecaz konuşurdu. bunun yüzlerce örneği var. allah gökte derken de mecazi manayı kastetmiştir. biz bunu ayetlerden rahatça anlayabiliyoruz. eğer rasulullah, mecaz değil de hakiki anlamda "allah göktedir." demişse bu durumda akli bir zorunluluk olarak tanrı cisimdir sonucu çıkar.
"gözler allah'ı göremez fakat allah gözleri görür." (enam103) bu ayet, allah'ın cisim olmadığının apaçık bir kanıtıdır. allah cisim olsaydı gözler onu görebilirdi. dikkat edin ayetteki göremez fiili geniş zamanlıdır yani ne geçmişte ne şimdi ne de gelecekte hiçbir göz allah'ı göremez / göremiyor / göremeyecek.
"rablerini beklerler."(kıyame23) bu ayetteki beklemek kelimesi gerçekten çift anlamlıdır bazı insanlar bakmak manasını vermiştir. enam103 allah'ın görülmeyeceğini kıyame23 ise görüleceğini söylüyorsa kuranda çelişki vardır halbuki kuranda çelişki olamaz. "eğer bu kitap allah'tan başkası tarafından indirilseydi içinde çelişki olurdu." (nisa82)
şimdi denebilir ki neden kıyame23'ü esas alıp enam103'ü tevil etmekdik de enam103'ü esas alıp kıyame23'ü tevil ettik? çünkü akıl bize allah'ın cisim olamayacağını söylemektedir ve allah da kuranda aklınızı kullanın diye emretmektedir. kuranda çelişki de olamayacağına göre iyi niyet ilkesiyle yaklaşan her akıl sahibi bizim yorumumuza ulaşacaktır. art niyetli ve cahil kimseler ise elbette saçmalamaya devam edebilirler.
26] "siyah iplik beyaz iplikten sizce ayrılıncaya kadar yiyip için." (bakara187) bu ayet mecaz olmasına rağmen sahabe yanlış anlamıştır. demek ki kitabımızda ilk defa kullanılan bazı mecazi ifadeler vardır ve araplar dahi bunları anlamıyor olabilir. tartıştığım selefilerden biri "allah arşa oturdu." ayetinin mecaz olduğunu söylediğimde "araplarda böyle bir mecaz kullanımı yok." demişti ona cevaben bu misali verdim ilaveten hz peygamberin eşleri "sen vefat ettikten sonra aramızdan ilk kim vefat edecek?" diye sordular. rasulullah da onlara "eli en uzun olanınız." diye cevap verdi. onlar arap olmalarına rağmen bu sözün mecaz olduğunu anlamadılar. gerçekten ellerinin uzunluğunu ölçmeye çalıştılar halbuki elin uzunluğundan maksat cömertlikmiş.
yine bir gün rasulullah "müflis kimdir?" diye sormuş fakat onun müflis kavramı ile kastettiği manayı araplardan kimse bilememiştir zira arapçada bu mananın geçmişte bir kullanımı yoktur. ilk defa rasulullah bu manayı bu şekilde kullanmıştır. zaten her mecazi ifade ya ezelidir ya da sonradan halka mal olmuştur. ezeli olan sadece allah olduğuna göre bütün mecazi ifadelerin dilde kullanımının bir ilki vardır. rasulullah ve allah, arap dilinde yeni mecazlar türetebilirler dolayısıyla istiva kelimesinin geçmişte mecazi kullanılıp kullanılmamasının hiçbir önemi yoktur. "biz kuranda her türlü misali verdik fakat inssanoğlu tartışmaya çok meyillidir." (kehf54)
27] "İNSANLARA AKILLARININ SEVİYESİNE GÖRE SÖZ SÖYLEYİNİZ." (buhari) cariye bir kadın "allah gökte." demiş rasulullah da onu tasdik etmiş diye sen bu hadisi delil getiremezsin.
zira peygamber, cariyenin zeka seviyesine uygun konuşmuş olabilir. başka bir sahabe, "allah yerleri gökleri yaratmadan önce neredeydi?" diye sorduğunda hz muhammed: "allah körlükteydi, ne altında ne üstünde hava vardı." demiş. allah körlükteydi (عماء) yani algı dışındaydı anlamındadır. mekansızlığı belirtmek için de "altında üstünde hava yoktu." demiştir. adamlar kalkmışlar utanmadan sıkılmadan CAHİL BİR CARİYENİN allah gökte demesini ölçü kabul edip yüce allahı hristiyan tanrısı gibi göğe oturtmuşlar. o kadının kapasitesi ne olabilir? o kadın allahı cisim kabul etse suç olmaz çünkü herkes takati kadarıyla mesuldur.
28] akıl mantık, allahın mekandan münezzeh olduğunu haykırırken kalkıp da "selef öyle dememişti hajum" demek allahın verdiği akla ihanet olduğu gibi kuranın ruhuna da taban tabana zıttır. "atalarımızı böyle bulduk diyorlar peki ya ataları akletmeyen kimselerse?" ata = selef... rasulullah dedi ki: "yahudi ve hristiyanlar hangi deliğe girmişse sizler de onların peşinden muhakkak gireceksiniz." (buhari / 3456)
selefiler ve hristiyanlar birbirine benzer şöyle ki:
ikisi de nakil, akıldan üstündür der.
ikisi de çelişkili konuşur.
ikisi de mecazdan gıcık kapar.
ikisi de tanrının bilinemezciliğini savunur.
ikisi de gökte oturan bir tanrıya inanır.
ikisi de dinde rasyonaliteyi reddeder.
ikisi de kalabalık külliyatı okumayanı cehaletle suçlar.
29] “allah vardı ve onunla birlikte hiçbir şey yoktu. arşı su üzerindeydi." (buhari) Ya bu hadis nasıl anlaşılacak? Ayet sonradan yarattı falan demiyor. Allah’la birlikte bir şey yoktu diyor ama Arş su üzerinde idi diyor. Hem hiçbir hadiste Arş sonradan suyun üzerine konuldu falan denilmiyor. Ayetten de Arş’ın böyle yaratıldığı çıkmıyor. O halde Arş kelimesi muhtemelen izafi bir şey olmalı yani Tanrı’nın kudretine atıf olmalı. Su da öyle bir şey olmalı. Neden? O ayet kıyamet gününde 8 Melek Arş’ı yüklenir diyor. Allah’ı taşıyor demek için Arş’ın gerçekten bildiğimiz taht anlamında olması gerekir fakat hadisler ve ayetlerden böyle bir şey çıkmıyor. Mesela Arş suyun üzerinde deniliyor. Arş su üstünde olur mu? Hatta yukardaki hadisten anlayacağımız kadarı ile Arş var olan bir şeyden ziyade, Tanrı’nın bir izafi sıfatı olabilir. Arş’ı Allah’ın hakimiyeti olarak alırsak, suyu da hani kuantumdaki işte o kuantum vakumu dedikleri şeye benzetmek mümkün. Tabi illa kuantum vakumu olmak zorunda değil fakat varlıkların çıktığı bir şey olabilir. Nitekim böyle başka rivayetlerde, hatta eski mitolojilerde sudan gökler ve yer çıktı falan deniliyor. İşte Allah’ın hakimiyeti onun üzerinde idi nitekim o vardı. Sonra da oradan kudretiyle bir şey çıkarttı olabilir. Bunlar böyle kolay anlaşılacak hadisler değil.
https://www.ca-se-passe-la-haut.fr/2015/05/lecume-de-lespace-temps-un-peu-mieux.html?m=130] "musa 'rabbim seni görmek istiyorum' dedi, allah ona 'beni asla göremezsin.' diye cevap verdi." (araf143)
31] "allah'ın ipine sarılın." (ali imran103)
*kuranda mecaz yoksa bu ip nerededir?
32] "allah'a koşun." (zariyat50)
*kuranda mecaz yoksa allah'a nasıl koşacağız? allah gökteyse göğe mi koşalım? yüzünü nereye dönersen dön allah ordadır diyordu ayet, o halde sağa sola mı koşalım? şahdamarınızdan yakındır diyordu ayet, içimize doğru mu koşalım? yerler allah'ın parmağının üstündedir diyordu hadis, yerin derinliklerine doğru mu koşalım?
33] bir şeyin başına keyfiyetsiz kelimesi getirilince o şey mantıklı oluyorsa o halde aşağıdaki pasaj selefilere göre mantık doludur. allah bir cisimdir fakat keyfiyetsiz bir cisimdir. cisim ile ne kastedilmiştir bilemeyiz. allah'ın oğlu vardır ancak keyfiyetsiz oğlu vardır. oğul ile ne kastedilmiştir bilemeyiz. allah üç tanedir ancak keyfiyetsiz üçtür. üç rakamı ile ne kastedilmiştir bilemeyiz. allah'ın eli vardır ancak keyfiyetsiz eldir. el ile ne kastedilmiştir bilemeyiz. allah'ın parmağı vardır ancak keyfiyetsiz parmaktır. parmak ile ne kastedilmiştir bilemeyiz. allah'ın tırnakları vardır ancak keyfiyetsiz tırnak. tırnak ile ne kastedilmiştir bilemeyiz. allah'ın cinsel organı vardır ancak keyfiyetsizdir. cinsel organ ile ne kastedilmiştir bilemeyiz.
34] evren ya sonsuzdur ya sonludur. eğer sonsuz büyüklükte ise o halde allah göğün üstünde olamaz zira gök allah'ı da kapsar ayrıca gök allah'tan büyük olur. eğer sonlu büyüklükteyse ve kainat hadiste belirtildiği gibi allah'ın parmağının üstündeyse o halde allah hem kainatın üstünde hem altında hem de yanında olur.
35] mearic suresi 4.ayet
bir takım aklı kıt insanlar, bu ayetten hareketle allah'ın bir mekanda olduğunu ve aradaki mesafeyi meleklerin bile ancak 50.000 yılda kat ettiklerini iddia ederler. bu ayeti allah'ın mekanda bulunan cismani bir şey olduğunu iddia etmek için öne sürerler.
ibni huzeyme adlı kıt beyinlinin naklettiği uydurma bir hadiste rasulullah sözde "gök ile allah arasında 500 yıllık yürüme mesafesi vardır." demiş. ibni huzeyme bunu naklettikten sonra hadisin devamını anlatmıyor fakat biz hadisin başka bir versiyonunu bulduk. orada "yerin altında da 500 yıllık mesafe vardır eğer iple aşağı inerseniz allah'ın katına ulaşırsınız." demektedir. yahu allah yukarıda mı aşağıda mı bi karar verin.