21 Aralık 2024 Cumartesi

ashabı kehf ve aslanları

"Onlar uykuda oldukları halde sen onları uyanık sanırdın. Onları sağa sola çeviriyorduk. Köpekleri de mağaranın girişinde ön ayaklarını uzatmış yatmaktaydı. Eğer onları görseydin dönüp kaçardın ve gördüklerin yüzünden içini korku kaplardı."
(Kehf Sûresi/18. Ayet)

Köpek ne alaka? Neden ayaklarını uzattığı bilgisi bize veriliyor? Böyle gereksiz ayrıntılara ne lüzum var? İşte başka bir Kur’an mucizesi.

Kelp, Arapçada "köpek" anlamına geldiği gibi "aslan" anlamına da gelir. Mesela, Hz. Muhammed bir gün Uteybe adındaki zalime, "Allah’ım, falan kuluna köpeklerini musallat et," diye beddua etmiştir. Bunun üzerine, o müşriği Şam seyahati sırasında bir aslan yemiştir.

وكلبهم باسط ذراعيه بالوصيد أكثر أهل التفسير على أنه كان من  جنس الكلاب .
وروي عن ابن جريج : أنه كان أسدا وسمي الأسد كلبا فإن النبي صلى الله عليه وسلم دعا على عتبة بن أبي لهب فقال : " اللهم سلط عليه كلبا من كلابك " فافترسه أسد .

1. Ve köpekleri ön ayaklarını mağaranın girişine uzatmıştı: Çoğu müfessire göre bu, köpek cinsinden bir hayvandı.

2. İbn Cüreyc'den rivayet edildiğine göre: Bu hayvan bir aslanmış ve aslan burada köpek olarak adlandırılmıştır.

3. Nitekim Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve sellem), Utbe bin Ebi Leheb için şöyle dua etmişti: "Allah’ım, ona köpeklerinden birini musallat et." Bunun üzerine bir aslan onu parçalamıştı. (bağavi tefsiri)


Tabiinden, Roma asıllı İbn Cüreyc (Gregory), Kehf Sûresi’ndeki "köpekten" kastın aslında aslan olduğunu söylemiştir. Çünkü Roma asıllı olduğu için ayeti doğru şekilde anlamıştır. Zalim ve putperest Romalılar, bir ceza olarak insanları aslanların önüne atar ve onların acı çekmesini izlerlerdi. Bu sahnelerden zevk alırlardı. Circus adı verilen arenalarda gerçekleşen bu sadist ceza yöntemiyle birçok Hristiyan maalesef şehit edilmiştir. Konuyla ilgili daha fazla bilgiye ulaşmak için damnatio ad bestias veya christianos ad leones ifadelerini araştırabilirsiniz.

"Ve onların kalplerini kuvvetlendirdik, o vakit ki kıyam ettiler de dediler ki: 'Bizim Rabbimiz, göklerin ve yerin Rabbidir. O’ndan başkasına bir ilah diye tapamayız. Diyecek olsak, elbette ki haktan pek uzak bir söz söylemiş oluruz.'"
(Kehf Sûresi/14. Ayet)

O Hristiyan gençler, putperest zorbalığa karşı kıyam edince Romalı müşrikler onları aslanlara attı. Fakat aslan, ilahi bir mucize olarak onları korudu. Allah, onlara aslanı musahhar kıldı (hizmet ettirdi). Kehf Sûresi’nin 9. ayetinde, bu olayın insanlar için oldukça acayip bir ayet olduğu anlatılır.

"Onlar uykuda oldukları halde sen onları uyanık sanırdın. Onları sağa sola çeviriyorduk. Köpekleri de mağaranın girişinde ön ayaklarını uzatmış yatmaktaydı. Eğer onları görseydin dönüp kaçardın ve gördüklerin yüzünden içini korku kaplardı."
(Kehf Sûresi/18. Ayet)

Ayete göre, aslan mağaranın girişinde ön ayaklarını uzatarak bekliyor ve ayet, onları gören kişinin korkudan dehşete düşüp kaçacağını söylüyor. Gerçekten, heybetli bir aslan görseniz korkuya kapılmanız kaçınılmazdır.
(hacı bektaşı- veli)

Roma döneminden kalma birçok aslan heykeli vardır. Bu heykeller mezarlıkları korur ve iki ön ayaklarını uzatmış şekilde tasvir edilir. Pers ve Hitit medeniyetlerinde de aslanlar, şehri, kralı ve sarayı korumakla ilişkilendirilmiş ve bu koruyucu rol nedeniyle sıkça ayakta durur şekilde tasvir edilmişlerdir.
(keşfeden kişi: x platformundaki @rahmeteyn)

12 Aralık 2024 Perşembe

lutun kızları

tevratta lut'un kızları tarafından sarhoş edildikten sonra ondan hamile kaldıkları yazmaktadır. bir peygamber nasıl böyle bir şey yapar? tevrat şeytan sözüdür diyen müslüman arkadaşlarıma bir cevap olarak yazıyorum bu satırları.

1) burda lut suçlu değil masumdur zira aklı yerinde değildir.

2) lutun kızları iyi niyetle yanlış bir içtihatta bulunmuşlardır. onlar dünyadaki tüm insanların helak edildiğini zannediyorlardı. soyumuz tükenecek endişesiyle bu işi yaptılar. 

3) peygamberler günah işlemez onlar masumdur diye bir ayet yoktur. ismet sıfatı tamamen bir uydurmadır. yunus peygamber kuranda açıkça ZALİM OLDUĞUNU yazmaktadır, adem peygamber de ZALİMLERDEN olmuştur bunlar ayetle sabittir.

4) yusuf peygamberin allah tarafından korunması tüm peygamberlerin korunmasını gerektirmez nitekim allah peygamberimizi suikastlerden korumuşken birçok peygamberi korumamıştır ve şehit olan peygamberlerin varlığı sabittir mesela yasin suresine bakabilirsiniz. 

5) zina yapmak mı daha büyük günahtır yoksa şeytan olmak mı? şeytan bir peygamberden daha çok allah ile konuşmuştu ve ibadet etmekten dolayı bir melek olmuştu. imtihanda olan her varlık günah işleyebilir. 

6) musa peygamber yanlışıkla bir adamı öldürdüğü için katil sayılmıyorsa (insan öldürmek zinadan çok daha büyük bir günahtır) lut peygamber de farkında olmadan bir ilişkiye girdiği için zani sayılamaz. 

7) bu mesele neden tevratta anlatılmıştır? ne gerek vardı? elbette hikmetleri vardır lakin unutulmamalıdır ki kuranda da lutun kızlarıyla alakalı başka bir benzer problem vardır. lut, kızlarını kapıya dayanan sapıklara teklif etmektedir. eğer iyi niyeti bırakıp ateist gibi allah'ın kitaplarına yaklaşırsak kurandaki probleme bakarak lut peygambere gavat demek de mümkündür.

11 Aralık 2024 Çarşamba

namaz konusu

1) "medine'de hiçbir korku, yağmur veya sefer olmamasına rağmen rasulullah namazları birleştirerek kıldı. ümmetine zorluk olmaması için böyle yaptı." (buhari, mevakit / müslim, musafirin)

bundan daha açık bir ifade olamaz. 5 vakit namaz zor geliyorsa birleştirip 3 vakit kılmak caizdir. 

2) "abdullah ibni şakik'in anlattığına göre ibni abbas akşam namazı vakti geçmesine rağmen konuşmaya devam etti. bunun üzerine bir sahabe ona gelerek namazı kaçırdın diye uyardı. ibni abbas: peygamberin sünnetini bana mı öğretiyorsun? rasulullah'ın namazları cem ettiğini gördüm dedi. bunun üzerine içimde bir şüphe oluştu ve gidip ebu hureyreye sordum o da ibni abbas'ın dediklerini onayladı." (müslim 705/57) 

demek ki akşam namazını geciktirip yatsıyla birlikte kılmak caizdir aynı şekilde öğle ve ikindi namazlarını cem edebiliriz. 

3) (buhari, taksirussalat) 
demek ki namazı iki rekat kılmak caizdir. farz namazların dört rekat kılınması bir sünnettir. 

وروى يونس بن بكير عن سالم مولى أبي المهاجر قال : سمعت ميمون بن مهران يقول : كان أول الصلاة مثنى ، ثم صلى رسول الله صلى الله عليه وسلم أربعا فصارت سنه ، وأقرت الصلاة للمسافر وهي تمام
meymun bin mihran, ibni abbas'ın talebesidir. sika bir ravidir. salim mevla ebil muhacir, emeviler döneminde valilik yapmıştır. yunus bin bukeyr, ibni ishak'ın siretini rivayet etmiştir. 





4) nisa suresi 101. ayet:
"yeryüzünde sefere çıktığınızda kâfirlerin size kötülük yapmasından korkarsanız namazı kısaltmanızda bir sakınca yoktur çünkü kâfirler sizin apaçık düşmanınızdır."

nisa suresi 102. ayet:
"sen müminler arasında bulunup onlara namaz kıldırdığında onlardan bir grup seninle birlikte namaza dursun ve silahlarını yanlarına alsınlar onlar secde ettiklerinde geri çekilsinler diğer grup henüz namaz kılmamış olanlar gelsin ve seninle birlikte namaz kılsınlar ancak tedbirli olup silahlarını yanlarına alsınlar çünkü kâfirler sizin silahlarınızdan ve eşyanızdan habersiz olmanızı isterler."

demek ki bir tam namaz iki rekattır fakat korku halinde kısaltıp tek rekat kılmamız caizdir. ayette "bir grup secdeye varınca kalkıp nöbete gitsin diğer grup namaza başlasın." kısmı 1 rekat namazın korku halinde caiz olduğunu gösterir. 

5) hac suresi 77.ayet:
"ey iman edenler rüku edin, secde edin, rabbinize kulluk edin ve hayır işleyin ki kurtuluşa eresiniz."

rüku edebilmek için önce kıyamda durmak gerekir böylece kurandan namaz ibadeti gayet net şekilde çıkar zira kıyam, rüku ve secde üçlüsü tam bir rekattır. kıyam, rüku ve secdeyi tekrar edersek iki rekatlık tam bir namaz kılmış oluruz. 

6) muzemmil suresi 20.ayet:
"namaz kılarken kurandan kolayınıza geleni okuyun." 

demek ki bir ayet parçası bile okusak allah için yeterlidir. bu dinin sahibi allahtır ve kuralları da o koyar. bir insan sadece "bismillahirrahmanirrahim." dese ve namaz kılsa bu namaz allah katında makbuldur çünkü besmele bir ayettir. 

+ 4 mezhep de namazda kurandan olmayan bir takım dualar okurlar. kuran dışı bu duaların arapça okunması caiz oluyor da başka dilde okunması neden caiz olmuyor?

7) nisa suresi 43.ayet
"sarhoşken ne söylediğinizi bilinceye kadar namaz kılmayın." 

demek ki şekil değil mana mühimdir. namazı kendi anadilinizde kılabilirsiniz. la ilahe illallah sözü kurandan bir ayettir. bunu türkçe, ingilizce, çince vs söyleseniz hiçbir anlam kaybı olmaz. kurandan kolayınıza gelen bu sözü türkçe söyleyerek namaz kılabilirsiniz. zaten her peygamber kendi anadilinde ibadet etmiştir. onların kendi dillerinde ettikleri dualar kuranda arapçaya tercüme edilmiştir. bir şeyin tercümesi haksa aslı da haktır. mesela yunus peygamberin belki türkçe ettiği duası kuranda arapça geçmektedir: "la ilahe illa ente subhaneke inni kuntu minezzalimin."

8) taha suresi 14.ayet
"ben allah'ım, benden başka ilah yoktur. sadece bana ibadet et ve beni hatırlamak için namaz kıl."

demek ki namazın gayesi allah'ı hatırlamak, onu anmaktır. yüreğinizde allah sevgisi olmazsa onu hatırlamak istemezsiniz. namaz son derece kolay bir ibadettir. allah'a derinden bir saygı duyarak ve onu bütün yüreğinizle severek namazınızı kılın. 

9) namaz kaç vakit?
kuran'da ve tevrat'ta namaz 3 vakittir. peygamberimizin 3 vakit kıldığına dair rivayeti yukarıda zikrettik. namazın 5 vakit zannedilmesi farz olan salatul vusta ve salatul işa'nın peygamberimiz tarafından iki parça halinde kılınması yüzündendir. 

Daniel yasanın imzalandığını öğrenince evine gitti. Yukarı odasının Yeruşalim yönüne bakan pencereleri açıktı. Daha önce yaptığı gibi her gün üç kez diz çöküp dua etti, Tanrısı'na övgüler sundu. (Tevrat, Daniyel 6:10)

kuran'da salat, el salat olarak geçer yani bilinen ve belirli namazdır meçhul değildir. arapçada el takısı bu anlama gelir. kuranda namazların adları verilmiştir: salatul fecr, salatul vusta ve salatul işadır ki eski ümmetler de namazı bilirler.

hud114de gündüzün iki tarafında namaz emredilmiştir. bir günü iki eşit parçaya bölersek A ve B olarak 2 taraf elde etmiş oluruz. 

salatul fecr yani fecr demek ortaya çıkmak demektir peki ne ortaya çıkmıştır? elbette güneş kastedilir. A kısmında kılınır.

salatil vusta yani ortanca namaz. bakara 238'de geçer. isra78 dülukuşşems yani güneşin sarkmaya başlamasından geceye kadar namazı kılın der. güneş zirveye tırmanana kadar salatul fecr vaktidir, güneş sarkmaya başladığı andan itibaren fecr yani ortaya çıkma tamamlanmış vakit çıkmıştır yeni bir vakit girmiştir ki işte bu namaz salatul vusta yani ortanca namazdır öğleden geceye kadar kılınması gerekir. 

salatul işa yani gece namazı hud114'te geçer. zulufen minelleyl ifadesi gecenin yakınlarında namaz kıl demektir. nur58 min badi salatil işa yani gece namazından sonra odanıza girmek isteyen izin istesin ayeti bunu anlatır. insan gece olunca namazını kılar ve yatağa girer. gündüzün yakın kısımları ibaresi son derece doğrudur zira 8de gece olmuşsa biz 10da yatarız güneşin doğuşuna ise daha çok uzun vakitler vardır. yani gecenin gündüze yakın saatlerinde yatağa gireriz. 

ne yazık ki şu an tam tersi oluyor. yine gecenin gündüze yakın saatlerinde yatıyoruz ama A kısmına yakın. allah ise B kısmına yakın yatmamızı istiyor. çünkü allah geceyi dinlenme kılmıştır. ve cealna nevmekum subata.

özetle:
A'da kılınan namaz (salatul fecr)
B'de kılınan namaz (salatul vusta)
GECEnin B'ye yakın kısmında kılınan namaz (salatul işa)

7 Aralık 2024 Cumartesi

tevessül şirk değildir

bir insan dese ki allah'a iman ediyorum ancak allah'tan kastım bu önümdeki puttur. o kişi kafir olur zira ameller niyetlere göredir. bir insan dese ki allah'ı inkar ediyorum ancak allah'tan kastım gökte sandalyesinde oturan bir cisimdir. o kişi mümindir zira tağutu inkar etmiştir. onun lafızda küfür olan bir şeyi söylemesi hakikati değiştirmez zira ameller niyetlere göredir. 


1. zümer, 3
"i̇yi bilin ki, halis din yalnızca allah'a aittir. ondan başkasını dost edinenler, 'biz bunlara yalnızca bizi allah'a daha çok yaklaştırsınlar diye tapıyoruz' derler. şüphesiz allah, onların aralarında ayrılığa düştükleri şeyler hakkında hükmünü verecektir. allah, yalancı ve nankör olanları doğru yola eriştirmez."

müşrikler, allah’a yakınlaşmak amacıyla putları vesile kılarak onlara ibadet ettiklerini söylemişlerdir. ancak allah, bu yaklaşımı kesin bir şekilde reddetmiştir. müslümanlar ise putlara değil, yalnızca allah’a ibadet eder ve onun sevgili kullarını vesile ederek dua eder. bu nedenle, vesile kılmakla müşriklerin yaptığı gibi aracıları tanrılaştırmak arasında büyük bir fark vardır.


---

2. mâide, 5:112
"havariler, 'ey i̇sa! rabbine dua et de, üzerimize gökten bir sofra indirsin' dediler."

havariler, hz. i̇sa’dan allah’a dua etmesini istemiştir. bu istek, vesile kılmanın caiz olduğuna açık bir delildir. eğer peygamberi vesile kılmak yanlış olsaydı, hz. i̇sa onları mutlaka uyarırdı. bu olay, peygamberlerin dualarının, allah’a yönelmede ne kadar önemli bir rol oynadığını gösterir.


---

3. yusuf, 12:97-98
"dediler ki: 'ey babamız! bizim için allah'tan mağfiret dile; çünkü biz gerçekten hata edenlerden olduk.' yakup dedi ki: 'sizin için rabbime mağfiret dileyeceğim. şüphesiz o, bağışlayandır, esirgeyendir.'"

israiloğulları, yakup peygamberden kendileri için allah’a dua etmesini istemiştir. yakup, onların bu talebini kabul ederek dua edeceğini belirtmiştir. bu ayet, salih bir kuldan ya da peygamberden allah’a dua etmesini istemenin, dini açıdan doğru bir yöntem olduğunu açıkça göstermektedir.


---

4. nisa, 4:64
"biz her peygamberi, allah’ın izniyle kendisine itaat edilmesi için gönderdik. eğer onlar, kendilerine zulmettiklerinde, sana gelseler, allah’tan bağışlanma dileselerdi ve peygamber de onlar için bağışlanma isteseydi, elbette allah’ı tövbeleri kabul eden ve merhamet eden olarak bulacaklardı."

allah, bu ayette, kendisine zulmedenlerin peygambere gelerek ondan dua talep etmelerini teşvik etmektedir. bu durum, peygamberlerin, tövbe ve bağışlanma dileğinde vesile olarak kabul edildiklerini göstermektedir. allah, peygamberin duasını kabul ederek kullarının bağışlanmasını sağlayacağını vadetmektedir.


---

5. Âl-i i̇mran, 3:169-170
"allah yolunda öldürülenleri sakın ölüler sanmayın! bilakis, onlar diridirler; rableri katında rızıklanmaktadırlar. allah’ın kendilerine lütfettiği nimetlerle sevinirler ve arkalarından henüz kendilerine katılmamış olanlara hiçbir korku ve üzüntü bulunmadığını müjdelerler."

allah, şehitlerin diri olduğunu ve rableri katında rızıklanarak nimetlendirildiklerini bildirmektedir. hz. muhammed ve hz. i̇sa gibi nebiler de şehitler arasında sayılır. onların diriliği, allah’a yakınlıklarının bir göstergesidir ve bu durum, onları vesile kılarak yapılan duaların meşruiyetini pekiştirir.


---

6. tevbe, 9:113
"peygamberin ve müminlerin, müşrikler için, kendilerine cehennemlik oldukları açıkça belli olduktan sonra bağışlanma dilemeleri doğru değildir."

allah, bu ayette müşrikler için bağışlanma dilemenin yasaklandığını açıkça belirtmiştir. ancak müminler için böyle bir yasak yoktur. bu durum, müminlerin birbirleri için dua etmelerinin ve salih kimseleri vesile kılmalarının allah katında kabul edilebilir bir davranış olduğunu göstermektedir.


---

7. mümin, 40:7
"arşı taşıyanlar ve onun çevresindekiler, rablerini hamd ile tesbih ederler ve ona inanırlar. müminler için bağışlanma dilerler: 'rabbimiz! senin rahmetin ve ilmin her şeyi kuşatmıştır. o halde, tövbe edenleri ve senin yoluna uyanları bağışla; onları cehennem azabından koru.'"

meleklerin müminler için sürekli olarak bağışlanma dilemesi, müminlerin birbirleri için yapacağı duaların da makbul olduğunu göstermektedir. salih kimselerin ve amellerin vesile edilmesi, allah’a yönelmenin ve onun rahmetini talep etmenin bir yoludur.


---

8. üç kişinin mağarada mahsur kalması (buhari, büyü, 98)

bir hadis-i şerifte üç kişi bir mağarada mahsur kalır. mağaranın ağzı büyük bir taşla kapanmıştır. her biri, yaptığı bir salih ameli vesile ederek allah’a dua eder. birinin anne-babasına olan sadakati, diğerinin harama düşmekten sakınması ve üçüncüsünün ise emanete sadakati dile getirilir. allah, onların dualarını kabul eder ve mağaradan kurtulmalarını sağlar.

bu hadis, salih amellerin vesile edilerek allah’tan yardım istenebileceğini açıkça ortaya koymaktadır. vesile kılmak, kulların samimiyetle allah’a yönelmelerinin bir göstergesidir.


4 Aralık 2024 Çarşamba

el shaliach ilkesi ve ruh

EL SHALİACH
Temsilciye temsil ettiği şeyin adının verilmesidir. Örneğin devletin polis memuruna devlet denir. Devlet falan şahsı tutukladı sözünden kasıt aslında adı Ahmet ve Mehmet olan iki memurun bir suçluyu yakalamasıdır. 

ANTONOMASİA 
Mike Tyson o kadar iyi bir dövüşçüdür ki güçlü bir boksör olmak ile onun adı özdeşleşmiştir. Ahmet adındaki kişi eğer çok iyi dövüşürse ona Mike Tyson lakabı takılır. Bir kişi çok iyi top oynuyorsa ona Messi lakabının takılması gibi.

AD AKTARMASI
Soba yanıyor cümlesinde yanan şey aslında soba değildir içindeki odunlardır. Bazen bir kelime ile başka şey kast edilebilir. Yukarıda verdiğimiz 3 özelliği bilmeyen biri kutsal kitapları yanlış yorumlayabilir. 

12:82 "Kente sor." 
Kente soru sorulmaz orada yaşayan insanlara sorulur. Soba yanıyor ile kastedilen sobanın kendisi değil içindeki odunlardır. Buna ad aktarması denir. 

8:1 "Ganimetler Allah'a aittir." 
Bu ayette Allah'tan kasıt 8:41 ayetinde geçen fakir fukara kimselerdir. 

9:7-10 "Zekeriyya meleğe rabbim diye seslendi."
El Shaliach ilkesi Tevrat'ta olduğu gibi Kuran'da da aynı şekilde geçmektedir. Rabbin elçilerine de rab denmektedir.

69:17 "Rabbin arşını 8 melek taşır."
Buradaki Rab, Allah değildir onun büyük bir meleğidir ve gerçekten tahtın üstünde oturmuştur. Altında onu 8 tane melek taşır ve sürekli Allah'ı tesbih ederler, müminlere dua ederler. 40:7 "Arşı taşıyan melekler sizin için duacıdır." Bu meleklerin niteliği ve üzerlerinde taşıdıkları tahtta oturan meleğin özellikleri Tevrat'ta geniş geniş anlatılır Hezekiel tarafından. Hezekiel ise Zulkifl peygamberdir. 38:48 "Zulkifl'i hatırlayın." 

2:210 "Rabbin bulutlar içinde gelecek." 
Burada kıyamet günü gelecek olan Rab, Allah değildir Efendimiz Hz İsa'dır. Efendi kelimesi Rab kelimesinin türkçe karşılığıdır. 

78:38 "Ruh ve melekler saf saf dizilecek."
Burada kıyamet günü gelecek olan ruh, efendimiz Hz İsa'dır. 

43:89 “Ey Malik, Rabbine söyle işimizi bitirsin.” 
Burada cehennemlik kulların seslendiği kişi Hz İsa’dır. Çünkü bütün yetki Hz İsa’ya verilmiştir. 

MATTA 28:18 “İsa yanlarına gelip kendilerine şunları söyledi: “Gökte ve yeryüzünde bütün yetki bana VERİLDİ.”

4:171 "İsa, Allah'tan bir ruhtur."
Ruh kelimesi ile bazen Allah'ın kendisi bazen Allah'ın elçileri kastedilir. Elçiler bazen meleklerdir bazen nebilerdir. 

9:17 "Ruhumuz Meryem'e gözüktü." 
Ruh Allah'tır ancak El Shaliach ilkesi gereği Allah'ın elçilerine de Ruh denmesi caizdir. 

58:22 "Allah müminleri ruhuyla desteklemiştir."
Burda ruhtan kasıt meleklerdir. 8:12 Kafirlerin kalbine melekler yoluyla korku salınacaktır. 41:30 Melekler müminlere ilham ederler, müminlere dünya ve ahirette dostluk yaparlar. 18:82 İki yetimin babaları salih olduğu için biz de onları koruduk. 

15:29 "Ademe ruhumdan üfleyince ona secde edin." 
Burada ruhtan kasıt Allah'ın hayy sıfatıdır. Allah hepimize kendi sıfatlarından yani ruhundan vermiştir. Allah ise ruhun ta kendisidir. Ruh arapça rüzgar anlamına gelir. Bu bir metafordur zira rüzgarın kendisi gözükmese dahi tesirinden dolayı varlığını biliriz. 

YARATILIŞ 32:24-30
“Yakup arkada yalnız kaldı. Bir adam gün ağarıncaya kadar onunla güreşti. Yakup'u yenemeyeceğini anlayınca, onun uyluk kemiğinin başına çarptı. Öyle ki, güreşirken Yakup'un uyluk kemiği çıktı. Adam, “Bırak beni, gün ağarıyor” dedi.
Yakup, “Beni kutsamadıkça seni bırakmam” diye yanıtladı.
Adam, “Adın ne?” diye sordu.
“Yakup.”
Adam, “Artık sana Yakup değil, İsrail denecek” dedi, “Çünkü Tanrı'yla, insanlarla güreşip yendin.”
Yakup, “Lütfen adını söyler misin?” diye sordu.
Ama adam, “Neden adımı soruyorsun?” dedi. Sonra Yakup'u kutsadı.
Yakup, “Tanrı'yla yüzyüze görüştüm, ama canım bağışlandı” diyerek oraya Peniel adını verdi.”

Bu ayette açık bir şekilde Yakup'un güreştiği kişinin Tanrı olduğu söylenir. Aynı olay Hoşea kitabında ise şöyle anlatılmaktadır:

HOŞEA 12:3-5
“Yakup ana rahminde kardeşinin topuğunu tuttu,
Büyüyünce Tanrı'yla güreşti.
Melekle güreşip yendi,
Ağladı, kutsanmak istedi.
Tanrı'yı Beytel'de buldu,
RAB, Her Şeye Egemen Tanrı bizimle orada konuştu,
O RAB diye anılır.”

Bu ayeti okuduğumuz zaman anlıyoruz ki Yakup'un güreştiği kişi bir melekti. Bu melek Tanrı'nın kendisi değildir ama Tanrı'nın yetkilendirilmiş meleği olduğu için Tanrı olarak adlandırıldı. Tüm bu örnekler ışığında şunu anlamamız gerekir; Kutsal Kitap içerisinde Tanrı'nın yetki verdiği kişiler Tanrı olarak adlandırılır ama bu onları Tanrı'nın kendisi yapmaz.

MALAKİ 4:5 
Bu ayet Tevrat’ın son suresinde geçer. Özetle Mesih’ten önce İlyas’ın geleceğini anlatır. Bu ayet yahudiler tarafından yanlış yorumlandığı için onlar Hz İsa’yı kabul etmezler zira İlyas gelmedi ki Mesih gelsin. 

Hristiyanlar burada İlyas’tan kastın Yahya olduğunu zira İlyas ile Yahya’nın hayatının benzer olduğunu söylemektedir. İlyas çölde sufi bir hayat süren nebiydi hakeza Yahya da benzer zühd hayatını sürmüştür. Nasıl ki Messi gelecek sözüyle onun gibi top oynayan birinin geleceği mecazen kastedilmişse İlyas ile Yahya’nın kastedildiğini hristiyanlar iddia etmektedir. Buna delil olarak da İzebel’in Yehu’ya Zimri demesini örnek gösterirler. 

Zimri, Kral Ela’nın emrindeki bir asker iken ona darbe yaparak iktidarı ele geçiren bir zorbadır ve bu ihaneti dolayısıyla hükümdarlığı çok kısa sürmüştür. İzebel de Yehu’ya darbe yaptığı için Zimri demiştir yani bir lakap takmıştır.