kafir Kişi burada Hz Muhammed' in aradan zaman geçince kıssaları unuttuğunu ve karıştırdığını iddia ediyor. Hicr ve zariyat aynı bağlamda iken Hud süresinde Hz Muhammed olay örgüsünü karıştırıyor diye bunu temellendiriyor. Bu sürelerin nüzul sırası şu şekilde Hicr 54 ,Zariyat 67,Hud suresi 52. sure. Hicr ile Zariyat suresi arasında 15 sure varken Hz Muhammed aynı olay örgüsünde kıssaları anlatırken Hicr ve Hûd suresi arasında 2 sure olmasına rağmen bu olay örgüsünü unutması mantıklı mıdır?
+ 23 yıl boyunca hata yaptığını ne kendisi ne de başkaları farketmemiş mi? ortada hata falan yoktur.
"Andolsun, elçilerimiz (melekler), İbrahim’e müjde getirip "Selâm sana!" dediler. O, "Size de selâm" dedi ve kızartılmış bir buzağı getirmekte gecikmedi."
(Hûd Sûresi/69. Ayet)
"Ellerini yemeğe uzatmadıklarını görünce, onları yadırgadı ve onlardan dolayı içinde bir korku duydu. Dediler ki: "Korkma, çünkü biz Lût kavmine gönderildik.""
(Hûd Sûresi/70. Ayet)
"İbrahim’in karısı ayakta idi. (Bu sözleri duyunca) güldü. Ona da İshak’ı müjdeledik; İshak’ın arkasından da Yakûb’u."
(Hûd Sûresi/71. Ayet)
"Karısı, "Vay başıma gelenler! Ben bir kocakarı ve bu kocam da bir ihtiyar iken çocuk mu doğuracağım? Gerçekten bu çok şaşılacak bir şey!" dedi."
(Hûd Sûresi/72. Ayet)
"Melekler, "Allah’ın emrine mi şaşıyorsun? Allah’ın rahmeti ve bereketi size olsun ey (peygamber ocağının) ev halkı! Şüphesiz O övülmeye layıktır, şanı yücedir." dediler."
(Hûd Sûresi/73. Ayet)
"İbrahim’in korkusu gidip, kendisine müjde gelince Lût kavmi hakkında bizim (elçilerimiz)le tartışmaya başladı."
(Hûd Sûresi/74. Ayet)
"Çünkü İbrahim çok içli ve Allah’a yönelen bir kimseydi."
(Hûd Sûresi/75. Ayet)
"Elçilerimiz, "Ey İbrahim bundan vazgeç! Çünkü Rabbinin emri kesin olarak gelmiştir. Şüphesiz onlara geri döndürülemeyecek bir azap gelecektir" dediler."
(Hûd Sûresi/76. Ayet)
"(Ey Muhammed!) İbrahim’in ağırlanan misafirlerinin haberi sana geldi mi?"
(Zâriyât Sûresi/24. Ayet)
"Hani onlar, İbrahim’in yanına varmışlar ve "Selâm olsun sana!" demişlerdi. O da "Size de selâm olsun." demiş, "Bunlar tanınmamış (yabancı) kimseler" (diye düşünmüştü)."
(Zâriyât Sûresi/25. Ayet)
"Hissettirmeden ailesinin yanına gidip, (pişirilmiş) semiz bir buzağı getirdi."
(Zâriyât Sûresi/26. Ayet)
"Onu önlerine koydu. "Yemez misiniz?" dedi."
(Zâriyât Sûresi/27. Ayet)
"(Yemediklerini görünce) onlardan İbrahim’in içine bir korku düştü. Onlar, "korkma" dediler ve onu bilgin bir oğul ile müjdelediler."
(Zâriyât Sûresi/28. Ayet)
"Bunun üzerine karısı bir çığlık kopararak yönelip elini yüzüne vurdu. "Ben kısır bir kocakarıyım (nasıl çocuğum olabilir?)" dedi."
(Zâriyât Sûresi/29. Ayet)
"Onlar dediler ki: "Rabbin böyle buyurdu. Şüphesiz O, hüküm ve hikmet sahibidir, hakkıyla bilendir.""
(Zâriyât Sûresi/30. Ayet)
"İbrahim onlara: "O halde asıl işiniz nedir ey elçiler?" dedi."
(Zâriyât Sûresi/31. Ayet)
"Onlar şöyle dediler: "Biz suçlu bir kavme (Lût’un kavmine), üzerlerine çamurdan, pişirilmiş ve Rabbinin katında haddi aşanlar için belirlenmiş taşlar yağdırmak için gönderildik.""
(Zâriyât Sûresi/32-33-34. Ayet)
"Orada (Lût’un yöresinde) bulunan mü’minleri çıkardık."
(Zâriyât Sûresi/35. Ayet)
"Zâten orada bir ev halkından başka müslüman bulamadık."
(Zâriyât Sûresi/36. Ayet)
"Orada, elem dolu azapdan korkacaklar için bir ibret bıraktık."
(Zâriyât Sûresi/37. Ayet)
"Onlara İbrahim’in misafirlerinden de haber ver."
(Hicr Sûresi/51. Ayet)
"Hani misafirler İbrahim’in yanına girmiş ve "Selam" demişlerdi. O da, "Gerçekten biz sizden korkuyoruz" demişti."
(Hicr Sûresi/52. Ayet)
"Onlar, "Korkma, biz sana bilgin bir oğul müjdeliyoruz" dediler."
(Hicr Sûresi/53. Ayet)
"İbrahim, "Bana yaşlılık gelip çatmış iken beni mi müjdeliyorsunuz? Bana neyi müjdeliyorsunuz?" dedi."
(Hicr Sûresi/54. Ayet)
""Biz sana gerçeği müjdeledik. Sakın ümitsizlerden olma" dediler."
(Hicr Sûresi/55. Ayet)
"Dedi ki: "Rabbinin rahmetinden, sapıklardan başka kim ümit keser?""
(Hicr Sûresi/56. Ayet)
"İbrahim, "Ey Elçiler! Göreviniz nedir?" dedi."
(Hicr Sûresi/57. Ayet)
"Şöyle dediler: "Şüphesiz biz suçlu bir millete gönderildik."
(Hicr Sûresi/58. Ayet)
"Lût’un ailesi başka (Onlar suçlu değillerdir). Lût’un karısı dışında onların hepsini kurtaracağız. Biz onun geride kalanlardan olmasını takdir ettik.""
(Hicr Sûresi/59-60. Ayet)
OLAY ÖRGÜSÜ
1-) hz ibrahime bazı melekler insan kılığında geliyor.
2-) hz ibrahim bunları tanımıyor fakat misafir perver olduğu için hemen yemek getirip ikram ediyor.
3-) adamlar yemek yemeyince içine bir korku düşüyor çünkü melek olduklarını anlıyor. çünkü uzun yoldan gelip yemek yemeyen insan yoktur. ayrıca peygamberler neyin ne olduğunu gayet iyi bilir. melekler yemek yemezler.
4-) bu kadar melek boş bir iş için gelmez. hz ibrahimin asıl korkusu budur yoksa ateşe atılırken korkmayan hz ibrahim, oğlunu keserken korkmayan hz ibrahim melekten mi korkacak? bilakis onların azap meleği olduğunu anlıyor ve boş bir iş için gelmediklerini düşünüyor zira ayetlerin devamında ibrahimin çok yumuşak kalpli olduğundan bahsedilir.
5-) melekler ona korkmaması gerektiğini söylüyor ve art arda iki haber veriyorlar a) biz lut kavmi için gönderildik b) senin çocuğun olacak [hz ibrahim ya rabbi neslimden peygamberler gelsin diye sürekli dua eden biri] yani duan kabul oldu diyip onu sakinleştirmeye çalışıyorlar.
6-) hz ibrahim ve karısı hem seviniyor hem şaşırıyor. bu karışık hissiyat anında meleklerle konuşmaları var ayrıca bu şaşkınlık hali bitince hz ibrahimin aklına yine korkusu geliyor ve onları sorgulamaya başlıyor. meleklerle tartışmaya giriyor. niye geldiniz diyor
7-) ma hatbukum ifadesinin benzerini hz musa çoban kızlar için kullanıyor. kızların ne iş yaptığını gördüğü halde niçin bunu yaptıklarını sorgulamak için bu ifadeyi kullanıyor yoksa cehaletten değil. ma hatbukum türkçedeki "derdiniz nedir gardaş?" gibi amacı sorgulayan soru cümlelerine benzer.
8-) zaten ayetlerin devamından hz ibrahimin karşı çıkmasının sebepleri anlaşılıyor. muhtemelen "niye helak ediyorsunuz?" gibi bir soru üzerine melekler ona cevap verirken lut kavminin suçlu olduğunu yani masum olmadığını, yine muhtemelen hz ibrahimin sorduğu "peki ya luta ne olacak?" sorusuna mukabil orada sadece tek bir hanenin müslüman olduğunu gerisine azabın kesinlikle hak olduğunu söylüyorlar. bu tek evden kasıt ta hz luttur.
ayetlerde üç farklı olay değil tek olay anlatılmaktadır sadece bir surede daha fazla detay verilmişken diğer surede detaylar atlanmıştır. bu çelişki değildir. çelişki odur ki bir surede melekler hz lutun helak edileceğini söyleselerdi diğerinde helak edilmeyecek deselerdi işte bu çelişki olurdu.
mesela hud suresinde diyoki hz ibrahim yemek getirdi onların yemek yemediğini görünce içine korku düştü.
zariyat suresinde ise yemek yemediklerini görünce içine korku düştü gibi bir ifade kullanmıyor. hz ibrahim yemek getirdi sonra da korktuğunu söylüyor. aradaki "yemediklerini görünce" ifadesi atlanmıştır bu ise çelişki değildir. detay vermemektir.
kafirlerin çelişki var dediği diğer meseleler de buna kıyas edilsin. bir tane örnek de surenin sonundan vereyim ki tek örnekle kaçıyor demesinler.
hud suresi helakla alakalı en detaysız anlatımı verir: hz ibrahim lut kavmi için bizimle tartıştı çünkü o yumuşak kalpliydi. lut kavmine azap mutlaka gelecek bizimle tartışma.
zariyat suresinde biraz daha detay verilir: hz ibrahimin tartışmayı başlatan cümlesinden bile bahsedilir. gelecek azabın ne olduğu detaylı olarak anlatılır. suçlu bir kavimden sadece tek bir evin helaktan istisna edildiği belirtilir.
hicr suresinde helakın nasıl olacağıyla alakalı detay yoktur fakat kurtulan ev halkının kim olduğuyla alakalı daha fazla detay verilir, o ev halkının karısı hariç lut as olduğu çok detaylıca anlatılır.
özet: a suresinde x konusu hakkında detay verilmişken y konusu hakkında az detay verilmiştir. b suresinde ise bu durum tam tersidir. bu defa detay verilmeyen konu daha fazla açıklanır daha önce detaylıca bahsedilen konu üstü kapalı anlatılır. burda çelişkiyi geçtim bilakis mükemmel bir anlatım vardır. eğer kuranda aynı olay 3 defa tamamen aynı anlatılsaydı bu defa israfa bak diyebilirlerdi her halükarda itiraz ederdiler kafirler çünkü.
not: meleklerle hz ibrahim arapça konuşmamıştır. allah aradaki diyalogu arapçaya tercüme ederek anlatır. bir cümleyi başka bir dile farklı şekillerde tercüme edebilirsiniz. mana aynı kalır lafızlar değişir.