7 Eylül 2023 Perşembe

hadisler hakkındaki görüşlerimiz, haber felsefesi

hz.yusuf'un 10 tane erkek kardeşi vardı (bünyamin hariç). 

bu 10 kardeş müslümandılar ve sahabeydiler ve ehli beyte mensuptular zira babaları hz yakup bir peygamberdi. 

10 erkek toplanıp çok büyük bir manipülasyon yaptılar. yusuf'u kuyuya attılar fakat babalarına "onu kurt yedi, bu kanlı gömlek delilimizdir." dediler.

dışarıdan baktığımızda "ehli beyt, ehli iman, sahabe" diye nitelendireceğimiz 10 tane erkeğin verdiği haber dahi yalan olabiliyorsa yeryüzünde şüphe duyulmayacak hiçbir haber yoktur. 

peki bizler ne yapmalıyız? 
bize gelen her haberi inkar mı etmeliyiz? 
kabul mu etmeliyiz? 

arkadaşlar bunu anlamanın en kolay yolu kıyas kurmaktır. 
"elma" kelimesinin ingilizce "apple" olduğunu nereden biliyoruz?
cevap: birbirinden bağımsız ve uzak olduğunu düşündüğümüz kişilere ayrı ayrı sorarız ve her defasında aynı cevabı alırsak elma, apple kelimesinin karşılığıdır diyebiliriz.

dikkat edin bu haberin de yalan olma ihtimali mevcuttur fakat gözardı edilecek kadar küçük bir ihtimaldir. bu kadar bağımsız ve ayrı ayrı kaynağın bizi yanıltmasını zayıf bir ihtimal olarak kabul ederiz. aksi ispatlanana kadar elma, apple demektir. 

işte haberlerin en güçlü olanı mütevatir haberdir ki onun dahi yalan olma ihtimali mevcuttur. 

beni daha iyi anlamanız adına lütfen bu filmi şimdi izleyin. 



“Mezhep tartışmalarında rivayetlerin tahrif edilmesi sebebiyle,[Mutezile âlimi] Dırâr b. Amr hadis rivayetlerini dini tartışmalarda delil olarak kullanışsız bulmakta ve dini otoritenin tek olası hakemi olarak toplumsal mutabakata [ümmetin icmasına] başvurmaktadır.”

| S. Anthony 

hadisler hakkındaki görüşlerim kısaca şöyledir: bazı nebiler kitapla gönderilmemiştir. onların anlattığı şeyler kutsi hadis/hadis mesabesindedir. bu bize göstermektedir ki peygamberin dini sözleri bağlayıcıdır. allah bazı peygamberleri ise kitapla göndermesine rağmen onlara kitap dışı emirler de göndermiş ve bunlar bağlayıcı olmuştur. örneğin hz musa, yahudilere allah'ın bir inek kesmelerini emrettiğini söylemiştir. bakara suresine bakabilirsiniz. bu yazılı değil sözlü bir emirdir ve kutsi hadis mesabesindedir. o zaman allah'ın kitap göndermesi ne içindir? bunu bilmiyorum. 

kuran, hadislerle kıyas edildiğinde kıyas edilemeyecek kadar ciddi korunmuştur. elimizde ilk döneme ait çok sayıda yazılı mushaf sayfaları varken hadisler mevzubahis olduğunda aynı zenginliği görmemekteyiz. ilahi çerçevede bakacak olursak allah'ın kuranı koruduğunu fakat hadisler için aynı ihtimamı göstermediğini söyleyebiliriz. 

buhari-ahmed bin hanbel-imam malik gibi kişiler olmasaydı islam dini eksik olmayacaktı. bu adamlar olmasaydı da olurdu ve hiçbir şey kaybetmezdik. malesef öyle bir algı var ki hadis dendiği zaman akla sadece buhari geliyor. halbuki buhari kendi döneminde değil çok sonradan popüler olmuştur ayrıca buhari, ebu hanifeden hadis almamıştır zira onu kötü bir kimse olarak görmektedir. diğer ehli hadis alimler de benzer kanaattedir. ebu hanifeyi cerh edenlerin cerh edilmesi gerekir. 

gözden kaçırılmaması gereken diğer bir husus kuran'ın hz muhammed a.s. tarafından kitap haline getirilmemesidir. bu gerçekten ilginçtir hatta kuranın mushaf haline getirilişi esnasında hz ebubekir "peygamberin yapmadığı bir işi biz nasıl yaparız?" diye düşündüğü sabittir. hz ömer'in ikna etmesiyle kuran metni bugün bildiğimiz şekilde iki kitap arasında toplanmıştır. bunun akıl sahipleri tarafından iyi düşünülmesi gerekir. aynı şey neden ahkam hadisleri için yapılmamıştır?

++ bu yazı tamamlanmamıştır. eklemeler olacaktır.