2 Ekim 2023 Pazartesi

melekler ve ruh ona 50.000 yılda yükselir mearic 4 ayeti

melekler ve ruhun 50.000 yılda ulaştığı şey allah değildir. 

hiç kimsenin savamayacağı azaptır yani cehennemdir. 

kafirler cehennemi uzak görür halbuki o yakındır.

bir takım aklı kıt insanlar, bu ayetten hareketle allah'ın bir mekanda olduğunu ve aradaki mesafeyi meleklerin bile ancak 50.000 yılda kat ettiklerini iddia ederler. bu ayeti allah'ın mekanda bulunan cismani bir şey olduğunu iddia etmek için öne sürerler. 

allah, birçoklarını saptırır birçoklarını hidayete erdirir. ancak akıl sahipleri allah'ı doğru şekilde anlarlar. aklını çalıştırmayanlar ise bu engellere takılır ve dalalet kuyularına atlarlar zira bu kitap "el furkan" dır, yani hak ile batılı ayırır. 

25 Eylül 2023 Pazartesi

insanların çoğu cehennem için mi yaratıldı? araf 179

yudillu bihi kesiran ve yehdi bihi kesira (bakara 26) 

"allah, bir örnek sayesinde insanların birçoğunu saptırır ve birçoğunu hidayete erdirir." 

kurandaki KESİRA yani ÇOĞUNLUK kelimesi yüzdesel bir çoğunluk anlamında kullanılmamıştır. 

misal: bir ordu 100.000 asker ile savaşa giriyor. bu savaşta 25bin asker ölüyor 75bin asker ise gazi oluyor. padişah, savaş hakkında konuşurken "BİRÇOK ASKERİMİZİ MALESEF KAYBETTİK, BİRÇOK ASKERİMİZ İSE ÇOK ŞÜKÜR SAĞ SALİM EVİNE ULAŞTI." 

eğer burada "ÇOKLUK" kelimesi yüzdesel çokluk olsaydı şehitlerin ve gazilerin toplamı %100'den fazla olmalıydı. halbuki bir yekunun ikiye bölümünün tekrar toplanması o sayının kendisine eşittir. parçanın bütünden büyük olması mantığa aykırı bir durumdur. ölenlerin %25'i ve gazilerin %75'inin toplamı ordudaki askerler kümesini yani %100'ü vermek zorundadır. ölenlerin ordunun tamamına oranı %75, gazilerin de ordunun tamamına oranı %75 olamaz. 

2.itiraz, bu ayetin cebri anlattığı iddiasıdır. yani allah insanları cehennem için yaratmıştır. onlar ne yaparsa yapsın cehenneme gidecektir. ateşte yanmaları için özel tasarlanmışlardır özetle allah zulmetmektedir. 

birçok ayette cebrin olmadığı, hatta allah'ın kimin cennetlik kimin cehennemlik olduğunu BİLMEK için bu imtihan dünyasını yarattığı yazmaktadır. 

örneğin: "RABBİNDEN GERÇEK GELMİŞTİR, ARTIK DİLEYEN İNKAR ETSİN DİLEYEN İMAN ETSİN." (kehf 29)

bu ayet bize gösteriyor ki cebir diye bir şey yoktur. eğer cebir olsaydı bu ayetin kuranda ne işi vardı?

örneğin: 

allah, açıkça cehennemlik ve cennetlikleri bilmek için imtihan ettiğini kuranda yazmaktadır. ALİME fiili düpedüz bilmek anlamındadır. bazı müfessirler ayeti tahrif etmek için "ortaya çıkarmak" anlamı verirler fakat aslında değişen bir şey yoktur zira bilinmez bir durumdan bilinen bir durum ortaya çıkmıştır. allah, kafir ve mümini ortaya çıkarmıştır. eğer imtihan olmasaydı kafirle müminin farkı bilinemezdi. 

peki araf 179 bize ne anlatıyor? allah kullarını kafir yaratmadığına göre ayeti nasıl anlamalıyız?

elcevap: iki ordu harp meydanında karşı karşıya geliyor. padişah, yakındakilere diyor ki "ŞU DÜŞMANLARIMIZA BAKIN, BURAYA ÖLMEK İÇİN GELMİŞLER." aslında hiçbir düşman askeri oraya ölmek için gelmedi, oraya gelen herkes zafer kazanmak için geldi. eğer oraya ölmek için gelselerdi bu kadar zahmete girmelerine gerek kalmaz çok daha evvelden intihar edip giderlerdi. allah'ın bizleri yaratması da buna benzer.

allah bütün insanları kendisine ibadet etmesi için yaratmıştır fakat onların birçoğu isyan etmeyi tercih etmiş ve dolayısıyla sanki cehennem için yaratılmış olmuşlar.

12 Eylül 2023 Salı

görüyorum ki rabbin yalnız senin şeyinin keyfi için ayet indiriyor


bir takım kafirler adice yalan söylemektedir. 

"senin şeyinin keyfi için" ibaresi hiçbir metinde geçmemektedir. 

söz konusu hadiste, bir takım kadınlar rasulullah'ın yanına gelip "KENDİMİZİ SANA HİBE ETTİK, BİZİMLE EVLEN." diyorlar. sonra aşağıdaki ayetler iniyor:

hz aişe ise bu duruma sinirleniyor ve "görüyorum ki rabbin senin hevan için koşturuyor." diyerek karşı çıkıyor.

halbuki rasulullah kendini karşılıksız hibe eden kadınlarla evlenebileceği halde evlenmemiştir. 

ayette bahsedilen, allah'ın helal olduğunu bildirdiği hiçbir kadınla evlenmemiştir. örneğin ayette "teyzenin kızları sana helaldir." yazmasına rağmen böyle bir evlilik yaşanmamıştır. rasulullah'ın evlilikleri bellidir. bu ayet indikten sonra rasulullah kimseyle evlenmemiştir. 

51.ayette geçen "dilediğin kadınla beraberliğini erteleyebilirsin dilediğini yanına alırsın."  

ifadesinin açıklanması: çok eşli erkekler, kadınlarına ADİL davranmak zorundadır. bu allah'ın bir emridir. örneğin bir kadınla beraber olup öbürünü es geçemezsin. eşlerinin cinsel ihtiyaçlarını adil bir şekilde karşılamak zorundasın.


 rasulullah, bundan dolayı çok zorluk çekiyordu. hepsine vakit ayıramıyordu. bunun üzerine allah kolaylık olsun diye ahzab 51.ayeti indirdi, "dilediğin kadınla beraberliğini erteleyebilirsin dilediğini yanına alırsın."  bu ayetten sonra rasulullah, sadece hz aişe ile birlikte oldu. 

hz. aişenin "görüyorum ki rabbin senin hevan için koşturuyor."  demesi rasulullah'ı inciten ağır bir sözdür. hz aişe oldukça kıskanç bir insandır. bu kıskançlığından dolayı bazen çok mantıksız hareketler yapmıştır onlardan biri de yukarıdaki hadistir. 

hz. aişe, rasulullah'ı başka zamanlarda da incitmiş, bunaltmıştır. 

bu tür durumları normal karşılamak gerekir zira kadınlar duygusal varlıklardır pek çok zaman mantık dışı hareketlerde bulunurlar. 

"ya rasulallah sen başka iştesin ben başka işteyim."


hz aişe, malum hadisten dolayı pişmanlığını belirtmek üzere "eğer rasulullah kurandan bir şey gizleyebilseydi muhakkak bu ayeti (ahzab37) gizlerdi zira ona çok ağır gelmekteydi." (buhari, tevhid) hadisini rivayet etmiştir. 


hz aişe diyor ki: "hz muhammed as bize boşanma hakkı verdi ama biz onu seçtik." kısacası eğer kafirlerin iddia ettiği gibi bir durum olsaydı hz aişe hemen boşanır giderdi ama kendi rızasıyla evli kalmaya devam ediyor. 

7 Eylül 2023 Perşembe

hadisler hakkındaki görüşlerimiz, haber felsefesi

hz.yusuf'un 10 tane erkek kardeşi vardı (bünyamin hariç). 

bu 10 kardeş müslümandılar ve sahabeydiler ve ehli beyte mensuptular zira babaları hz yakup bir peygamberdi. 

10 erkek toplanıp çok büyük bir manipülasyon yaptılar. yusuf'u kuyuya attılar fakat babalarına "onu kurt yedi, bu kanlı gömlek delilimizdir." dediler.

dışarıdan baktığımızda "ehli beyt, ehli iman, sahabe" diye nitelendireceğimiz 10 tane erkeğin verdiği haber dahi yalan olabiliyorsa yeryüzünde şüphe duyulmayacak hiçbir haber yoktur. 

peki bizler ne yapmalıyız? 
bize gelen her haberi inkar mı etmeliyiz? 
kabul mu etmeliyiz? 

arkadaşlar bunu anlamanın en kolay yolu kıyas kurmaktır. 
"elma" kelimesinin ingilizce "apple" olduğunu nereden biliyoruz?
cevap: birbirinden bağımsız ve uzak olduğunu düşündüğümüz kişilere ayrı ayrı sorarız ve her defasında aynı cevabı alırsak elma, apple kelimesinin karşılığıdır diyebiliriz.

dikkat edin bu haberin de yalan olma ihtimali mevcuttur fakat gözardı edilecek kadar küçük bir ihtimaldir. bu kadar bağımsız ve ayrı ayrı kaynağın bizi yanıltmasını zayıf bir ihtimal olarak kabul ederiz. aksi ispatlanana kadar elma, apple demektir. 

işte haberlerin en güçlü olanı mütevatir haberdir ki onun dahi yalan olma ihtimali mevcuttur. 

beni daha iyi anlamanız adına lütfen bu filmi şimdi izleyin. 



“Mezhep tartışmalarında rivayetlerin tahrif edilmesi sebebiyle,[Mutezile âlimi] Dırâr b. Amr hadis rivayetlerini dini tartışmalarda delil olarak kullanışsız bulmakta ve dini otoritenin tek olası hakemi olarak toplumsal mutabakata [ümmetin icmasına] başvurmaktadır.”

| S. Anthony 

hadisler hakkındaki görüşlerim kısaca şöyledir: bazı nebiler kitapla gönderilmemiştir. onların anlattığı şeyler kutsi hadis/hadis mesabesindedir. bu bize göstermektedir ki peygamberin dini sözleri bağlayıcıdır. allah bazı peygamberleri ise kitapla göndermesine rağmen onlara kitap dışı emirler de göndermiş ve bunlar bağlayıcı olmuştur. örneğin hz musa, yahudilere allah'ın bir inek kesmelerini emrettiğini söylemiştir. bakara suresine bakabilirsiniz. bu yazılı değil sözlü bir emirdir ve kutsi hadis mesabesindedir. o zaman allah'ın kitap göndermesi ne içindir? bunu bilmiyorum. 

kuran, hadislerle kıyas edildiğinde kıyas edilemeyecek kadar ciddi korunmuştur. elimizde ilk döneme ait çok sayıda yazılı mushaf sayfaları varken hadisler mevzubahis olduğunda aynı zenginliği görmemekteyiz. ilahi çerçevede bakacak olursak allah'ın kuranı koruduğunu fakat hadisler için aynı ihtimamı göstermediğini söyleyebiliriz. 

buhari-ahmed bin hanbel-imam malik gibi kişiler olmasaydı islam dini eksik olmayacaktı. bu adamlar olmasaydı da olurdu ve hiçbir şey kaybetmezdik. malesef öyle bir algı var ki hadis dendiği zaman akla sadece buhari geliyor. halbuki buhari kendi döneminde değil çok sonradan popüler olmuştur ayrıca buhari, ebu hanifeden hadis almamıştır zira onu kötü bir kimse olarak görmektedir. diğer ehli hadis alimler de benzer kanaattedir. ebu hanifeyi cerh edenlerin cerh edilmesi gerekir. 

gözden kaçırılmaması gereken diğer bir husus kuran'ın hz muhammed a.s. tarafından kitap haline getirilmemesidir. bu gerçekten ilginçtir hatta kuranın mushaf haline getirilişi esnasında hz ebubekir "peygamberin yapmadığı bir işi biz nasıl yaparız?" diye düşündüğü sabittir. hz ömer'in ikna etmesiyle kuran metni bugün bildiğimiz şekilde iki kitap arasında toplanmıştır. bunun akıl sahipleri tarafından iyi düşünülmesi gerekir. aynı şey neden ahkam hadisleri için yapılmamıştır?

++ bu yazı tamamlanmamıştır. eklemeler olacaktır.

1 Eylül 2023 Cuma

kuteybe'nin türk katliamı ve eski türklerde kölelik

1) moğollar ve çinliler sayısız türkü katletmiştir. türkler boyun eğip onların dinine mi geçmiştir? 

2) kuteybe'nin türkleri sırf türk olduğu için katlettiğine dair delil getiriniz. 

3) kuteybe türk kanı döktüğü için ona düşman olmak zorundaysak o halde türk kanı döken herkese düşman olmalıyız. eğer böyle tutarlı olacaksak bilinmelidir ki türklerin kanını yine en çok türkler dökmüştür. örneğin bilge kağan açıkça diğer türk boylarını kesip yağmaladığını övünerek anlatmaktadır. 

"halkı besleyeyim diye kuzeyde oğuzlara, doğuda kıtany, tatavı halklarına, güneyde çine büyük bir ordu ile on iki defa sefer ettim, savaştım." 
orhun abideleri / kültigin yazıtı / doğu yüzü

"kırgızlara baskın düzenledik uykularını mızraklarla açtık." 
orhun abideleri / tonyukuk yazıtı / kuzey yüzü

"annem sultan ve analarım, ablalarım, prenseslerim; bunların dirisi cariye olacak, ölüsü de sağda-solda ortalıkta kala kalacaktı. kültegin olmasaydı hepiniz ölecektiniz."
orhun abideleri / kültigin yazıtı / kuzey yüzü

"bars bey bize ihanet etti, kendisini öldürdük. halkını köle cariye aldık."
orhun abideleri / kültigin yazıtı / doğu yüzü

selçuklu tarihinden, türk boylarının birbirleriyle olan savaşlardan, osmanlı macar savaşlarından, taht kavgalarından yüzlerce örnek verilebilir ancak arif olana yukardaki üç
beş misal kafidir.

 kuteybe'nin hizmetinde 3.000 kadar türk okçunun olduğu tahmin edilmektedir. 



Eski Türklerde kölelik

Geniş anlamı ile dünyadaki köleliği böylece değerlendirdikten sonra eski dönemlerden başlayarak Türk sosyal hayatında bu kuru­mun varlığı konusuna da bir göz atmak yerinde olur.

Eski Türklerde köleliğin varlığını, Çin kaynaklarından öğre­niyoruz. O dönemde Çin’de oldukça gelişmiş olan bu kurum, Türk kavimlerine de geçmiş, özellikle karşılıklı akınlar sonucu alınan esirler, köleliğin yerleşmesinde büyük etken olmuştur.

M. Ö. 300’lerde Çin’de Ch’in yönetimi sırasında dağınık bir durumda bulunan Hunlar’ın devşirilerek Şan-tung’da satılması, Çin tarihinde ilk köle isyanlarına yol açmıştı. Bu olaylar sonucu, özgürlüklerini kazanan Hunlar, Chao sülalesini kurmuşlardı5.

Hunlardan başlayarak eski Türklerde köle kullanılması kaynak­larda söz konusu edilmektedir. Han döneminde bunlar, ev köleleri daha doğrusu büyük evlerde uşak olarak kullanılan hizmetçilerdi. Tobalarda ise kölelerin bir kesimi üretim alanlarında, bir kesimi ise çoban olarak büyük otlaklarda çalıştırılıyordu [6]. M. Ö. 206 ile M. S. 220 arası Kora kavimlerinde de kölelerin varlığından söz edilmektedir [7].

Eski Türklerde köle kullanımı konusunda en sağlam kaynak 'kuşkusuz yazılı belgelerdir. Bunlar içerisinde eskilik açısından ilk sırayı Orhun yazıtları almaktadır. Nitekim yazıtlarda yer yer “kul”, “câriye” sözlerine rastlamaktayız [8]. Ancak bunların verdiği kavram geniş olduğu kadar bu kişilerin sosyal durumu konusunda da yeterli ve doyurucu bilgi ile karşılaşamıyoruz.

Uygurlar döneminde ise yeni bulunan Köle satış belgeleri'nden bu kurumun varlığını daha açık ve kesin olarak değerlendire- biliyoruz. Bu belgelerden anlaşıldığına göre kadın ve çocuklar, borçlanmadan dolayı köle durumuna düşebildikleri gibi para ve mal karşılığında da satılabilmektedir. Bu konu ile ilgili 14 Uygurca metin bulunmaktadır. Bu belgelerden üçü, önceden köle olmayan kişilerin sonradan köle olarak satılması; sekizi, köle olan kişilerin bir başkasına satılması; biri, kölenin âzâd edilmesi; bir başkası, bir köle ile bir câriyenin evlendirilmelerine izin verilmesi; biri de Orta Asya şehirlerinden köle ve câriye satın alınması konusundadır. Ayrıca bir vasiyetnamede de bir ağabey, öteki malları ile birlikte iki kölesini de erkek kardeşine bırakmaktadır [9].

Köleliğin eski Türklerdeki varlığı, bir de bu konuda kullanılan söz ve kavramlarla ortaya çıkmaktadır. Kök Türkçe ve Uygurcada genel anlamda “kul”, “başka birine tâbi kimse, hizmetçi” karşı­lığında geçmektedir. Câriye için de “kün”ün kullanıldığım görü­yoruz [10]. “Kün” sözü, “dişi kul” olarak değerlendirilmiş, “kul” gibi genel bir anlam kazanmamıştır; doğrudan doğruya “câriye, kadın köle” anlamına gelmektedir; “karabaş” da aynı anlamdadır. Ayrıca, Uygur metinlerinde bir de “küngüz” sözü var; bu da câriye karşılığında kullanılmış [11]. öte yandan “kulsıg” sözünün de “köleye yakışır” diye bir anlam taşıdığı söz konusudur[12].

Uygurlardan sonra Karahanlılar, Harzemşahlar ve özellikle Selçuklular dönemlerinde eskiden beri süregelen kölelik, artık yavaş yavaş yerleşik hayata geçen Türklerde kesin çizgilerle belirmeye başlar. Nitekim, Harzemşahların kurucusu Anuş Tigin, Selçuklu emirlerinden Bilgi Tigin tarafından Gürcistan’da satın alınarak sarayda yetiştirilmiş ve sonra Har ez m valiliğine gönderilmiş Garca adlı bir Türk kölesidir. Ayrıca, X. yüzyılda en güzel ve en beğenilen kölelerin Türk illerinden satın alınanlar olduğunu, Horasan’da Türk köle ve câriyelerin değerlerinin 3000 dinara kadar çıktığını, o yüzyıl coğrafyacılarından İbni Hav kal, Kitabü Sûreti'l-arz adlı eserinde söylüyor [13].

İşte bu dönem sosyal hayatında daha da artan köleliğin varlığını, Türk kültür tarihinin en eski ve önemli belgelerinden olan Divani¡ Lügati’t-Türk'te bulabiliyoruz. Türklerin islâmiyete geçişlerinin ilk yüzyılında yazılmış olmasına karşın Türk yaşayışının gerek kendi döneminde gerek geçmişine özgü çok zengin malzemeyi içine alan bu önemli kaynakta, köle için genel olarak “kul” denilmektedir [14]. Ayrıca, “tigin” sözünün de kul, köle için kullanıldığı görülür [15]. Kâşgarh, rengi gümüş gibi olan köleye “gümüş tigin”, güçlü kuv­vetli köleye “güç tigin”, doğan (çağrı) kuşu gibi yırtıcı köleye de “çağrı tigin” denildiğini belirtiyor [16]. Ayrıca, erkek ve dişi ayarımı gözetilmeden kölelere “karabaş” adının verildiği de söz konusudur.

Öte yanda köleliğin XI. yüzyıl topluluklarında geniş yer tutan bir kurum olduğunu, Divan'da gerek onlara verilen adlardan gerek kölelerin sosyal hayattaki durumunu yansıtan sözlerden anla­maktayız [17].



mustafa kemal'in yazdırdığı lise tarih kitabında türklerin kendi rızalarıyla islama geçtikleri yazmaktadır. 

30 Ağustos 2023 Çarşamba

sahih-i habil

buhariyi okudum ve kendim ayrı bir kitap oluşturmaya karar verdim. bab isimleri bana aittir. 115 hadisi özenle seçtim. hadislerin altına ufak notlar aldım. 



(köleler babı)

ya ebuzer, neden annesinden dolayı köleyi aşağıladın? sen hala cahiliyye zihniyetindesin. köleler kardeşlerinizdir. onları allah size vermiştir. kardeşlerinizi yedirin ve giydirin. ağır bir iş yüklemeyin, yüklerseniz de yardımcı olun. (30) 
*köleye hakaret ve şiddet bile yasakken onlara cinsel şiddet (tecavüz) nasıl serbest olabilir? 

bir cariyesine ahlak, terbiye, ilim öğrettikten sonra onu azad edip evlenen adam iki kat sevap alacaktır. (97)
*köleliğin kaldırılmak istendiği çok açıktır. 

rasulullah ve ashabı savaşa giderken yolda bir kadın gördü. neden çölde yalnız dolaştığı sorulunca kervanın kendisini geride unuttuğunu söyledi. kadının devesinin iki tarafında su kırbaları vardı. herkes kırbalardan doya doya su içti fakat su hiç eksilmedi. kadına su mukabilinde yiyecekler verdiler. kadın, kabilesine gidip olayı anlattığında kabilesi iman etti. (teyemmüm)
*bir grup erkeğin önünde yalnız bir kadın mutlak manada acizdir. eğer ashab, kafirlerin tasvir ettiği gibi harami çeteler olsalardı kadına tecavüz ederlerdi. 

kim bir köleyi azad ederse allah da o kişiyi cehennemden azad eder. (2517)
*köleliğin kaldırılmak istendiği çok açıktır. 

cariyeniz zina ederse kırbaçla dövün. zina etmeye ısrarla devam ederse satın gitsin. (6837)
*kölelere tecavüz yoktur. kölen seninle ilişkiye girmek istemiyorsa satarsın gider. 

ümmü seleme dedi ki: "kardeşim abdullah misafirlik için evime geldi. yanında azatlı kölesi de vardı. kardeşime dedi ki 'taifi fethederseniz orada gaylan diye birinin kızı var onu mutlaka cariye olarak al, kız şöyle dolgundur böyle çekicidir diye anlatmaya başladı.' rasulullah bunu duyunca çok sinirlendi ve onu kovdu." (4324)
*bu adam rasulullah'ın emriyle medine'den sürüldü. hz ömer zamanında ihtiyarlayıp sıkıntıya düşünce haftanın bir günü medine'ye gelip dilenmesine müsade edildi. 








(kadınlar babı)

rasulullah bize ziyarete geldi, "fatıma kızım, neden kocan evde değil?"diye sordu, "kavga ettik ali de sinirlenip evi terketti." dedim, bunun üzerine rasulullah dışarı çıkıp hz ali'yi buldu ve onu eve geri götürdü. (441)
*nisa34 

rasulullah ölmeye yakındı ve çok hastaydı. bana emretti, "ey aişe, babana söyle cemaate namazı o kıldırsın" dedi. "babam senin yerine minbere çıkarsa çok duygulanır ömer'e söylesek olmaz mı?" dedim. hayır o kıldırsın diye ısrar etti ben de ona karşı ısrar ettim. rasulullah en sonunda bunaldı ve "yusuf, siz kadınların şerrinden allah'a sığınmıştı." dedi. (664)

"kız çocuklarını büyüten, düzgün yetiştiren anne babayı allah cehennemden korur." (1418)

allah rasulunun kızı ile allah düşmanının kızı aynı nikah altında olamaz. (3729)
*hz ali, fatıma'nın üzerine bir müşriğin kızını kuma getirmek istiyor. 

bana iki kere aynı rüya gösterildi. bir örtü altında bir kadın oturuyordu. bana bu senin karındır denildi. örtüyü kaldırdığımda aişeyi gördüm. bunun üzerine eğer bu rüya allah tarafından ise mutlaka gerçekleşecektir dedim. (3895) 
*peygamberin hz aişe ile evlenmesini allah emretmiştir. rüyalar vahiydir ör: hz ibrahim ismail kıssası. 

insanlar deve gibidir. içlerinden sağlam olanları çok çok azdır. (6498)
*kadınlar içinde iyi kadın çok azdır hadisine getirilen itiraza cevap.

çocuklarınız arasında ayrım yapmayın onlara adil davranın. (2586)

ben, annem, bazı kadınlar ve rasulullah ile birlikte yolculuk ediyorduk. enceş adındaki köle, develeri çok hızlı sürüyordu. rasulullah ona kadınların narin vazolar gibi olduğunu ve yavaşlamasını emretti. (6202)

peygamberin eşi ümmü habibe anlatıyor: "ya rasulallah benim bir kız kardeşim var. onunla evlenmeni istiyorum." dedim. "hayır iki kız kardeş bir nikah altında toplanmaz." diyerek reddetti. (5101)
*hevasına düşkün sahtekar biri olsaydı reddetmezdi.

sehl bin sad anlatıyor: "bir kadın rasulullah'ın yanına gelip onunla evlenmek istediğini söyledi. peygamber başını eğdi ve sessiz kalarak reddetti." (zübdetül buhari 1217)
*hevasına düşkün sahtekar biri olsaydı reddetmezdi.

kızın rızası susmasıdır. (5137)
*cariyenin rızası da susmasıdır.

kadınlara karşı iyi davranmayı birbirinize tavsiye edin. onları düzeltmeye kalkışmayın. (5185)
*nisa34

peygamber cevn adındaki birinin kızıyla evlendi. kadın peygamberin yanına gelince ben bir prensesim halktan biriyle evlenmem senden allaha sığınırım diyince rasulullah onu boşadı. (5255)
*cariye seninle ilişki istemiyorsa tecavüz edecek halin yok. boşarsın gider.

berire adındaki kadın, kocası muğisten boşandı. adam gözyaşı akıta akıta sokaklarda dolaşıyordu. rasulullah onun haline üzüldü ve berire ile konuştu. muğis ile tekrar evlensen olmaz mı dedi. kadın, bu bir emir midir ya rasulullah dedi. hayır benim tavsiyemdir diyince kadın peygamberin bu teklifini reddetti. (5283)
*rıza esastır kimseye müdahale etme hakkımız yok.

ya rasulallah, ben beyazım karım da beyaz fakat bebeğimiz zenci doğunca şüphelendim dedi. peygamber de ona develerden örnek verdi ve bu çocuk senin dedelerinden birine çekmiştir dedi. (5305)






(fıkıh babı)

islam çok kolaydır. sakın dini zorlaştırmaya teşebbüs etmeyin. (29) 
*abdestin farzını bile zorlaştıran hanbeliler...

helal ve haramlar bellidir. bunların arasında şüpheli durumlar vardır. onlardan uzak durun. (52)

ganimetler eski nebilere haramdı bana helal kılındı. eski nebiler kendi kavimlerine gönderildiler ben ise tüm insanlara gönderildim. (335)
*nesh edilen hükümlere örnek. 

bilal, öğle ezanını okuduğunda rasulullah ona durmasını emretti. "hava çok sıcak, serinlik geldiğinde namazı kılarız" dedi. (539)

eğer size meşakkatli gelmeseydi yatsı namazını geç kılmanızı emrederdim. (571)

muaz, namazı uzatarak kıldırıyordu. rasulullah ona kızdı, "sen bozguncu musun? arkanda işi olanlar, ihtiyarlar, zayıf kimseler varken neden namazı uzatıyorsun?" dedi. (705)

peygamberin evinde iki kız def çalıp şarkı söylüyordu. peygamber ve hz aişe onları dinliyordu. içeriye hz ebubekir girdi ve şarkıcıları görünce kızdı. rasulullah, hz ebubekir'i engelledi, "karışma kızlara, her milletin bayram günü vardır bizim bayramımız da bugündür." dedi. aynı gün sudanlı gençler bir savaş oyunu oynadılar. rasulullah da hz aişe ile birlikte oyunu izledi. gençlere dua edip onları övdü. (949)

rasulullah: "kureyza topraklarına varmadan ikindiyi kılmayın." diye emretti. yolda giderken ikindi namazı geçmeye başladı. ashabın bir kısmı namazı hemen kıldı "rasulullah bu sözüyle oraya çabuk ulaşmamızı kastetmiştir." dedi. ashabın diğer kısmı ise namazı kureyza topraklarına ulaşınca kıldı. sefer dönüşü rasulullah'a bu olay anlatıldı. rasulullah iki tarafa da bir şey demedi. (946)
*zahiri yorumlayan ve maslahatı esas alan iki mezhep oluşmuş ashab arasında. peygamber sükut etmiş. 

bir bedevi rasulullah'a gelip biat etti. ertesi gün ise biatını bozmak istedi. medinenin havası bana iyi gelmedi diyerek mazeret sundu. peygamber onu ikna için uğraştıysa da adam onu dinlemeyip çekip gitti. (1883) 
*kendi halindeki mürted öldürülmez.

mekke şairlerinden ebu azza rasulullah'a hakaretler etti. bedir savaşında esir düşünce af diledi ve rasulullah onu bağışladı. mekke'ye dönünce tekrar hakaretlerine devam etti. uhud savaşında tekrar müslümanların eline esir düştü. bağışlanma diledi fakat peygamber "mümin, bir delikten iki defa ısırılmaz." diyerek onu affetmedi. (6133)

bir adam oruçluyken karısıyla ilişkiye girdi. peygambere gelip durumu anlattı. rasulullah ondan köle azad etmesini istedi, adamın gücü buna yetmedi. rasulullah ondan peş peşe 2 ay oruç tutmasını istedi, adamın gücü buna da yetmedi. rasulullah ondan sadaka vermesini istedi, adam: "vallahi benden daha fakiri yoktur." diye cevap verince rasulullah adama güldü. ona bir torba hurma hediye etti, "al bunları çocuklarına yedir." dedi. (1936)

insanların karısını gaspeden zorba bir hükümdar vardı. hz ibrahim'den karısını almaya çalıştı. ibrahim ona yalan söylemek zorunda kaldı. sare benim karım değil kardeşimdir dedi. bu sayede o zorbanın şerrinden kurtuldular. (2217) 

kuranda belirtilen miras payları sahiplerine veriniz arta kalan payı da en yakın erkek akrabaya verin. (6732)

urve, peygambere "adamların seni bırakıp kaçacak." dedi. hz ebubekir sinirlendi ve "biz mi bırakıp kaçacağız? sen git lat putunun kıçını yala." dedi. (2731)
*zulme uğrayanın sövmesi caizdir nisa 148

mülkünü korurken ölen kişi şehittir. (2480)

gümüş kaptan su içen karnına cehennem ateşi doldurmuştur. (5634)
*resmi, heykeli, dövmeyi, müziği yasaklayan hadisler bu hadise benzer. gösteriş ve kibir haramdır, gümüşün kendisi haram olsaydı gümüş yüzük de haram olurdu. 







(tasavvuf babı)
bu dünyada gelip geçen bir yolcu gibi ol. (6416)

60 yaşına geldiği halde kendini düzeltmemiş adamın allah katında bi mazereti kalmamıştır. (6419)

sadece ön taraftan gördüğümü mü sanıyorsunuz? ben sizi arkamdan da görürüm. (418)

salih kullar ölüp gittiklerinde geride çer çöp gibi işe yaramayanlar kalır. allah onlara hiç kıymet vermez. (6434)
*furkan77

namaz kılarken cehennem bana gösterildi. (431)

cennet ve cehennem size ayakkabınızdan bile daha yakındır. (6488)

adil devlet başkanı, mahşer günü allah'ın gölgesinde bekleyecektir. (660)

yarım yamalak giyinmeyin. bazılarınız tek ayakkabı giyiyor diğer ayağı çıplak kalıyor. ya iki ayağınıza da terlik giyin ya da çıplak yürüyün. (5856)

cehennemde bir kadın kediler tarafından tırmalanarak azap görüyordu. bunun suçu nedir diye sordum. kedisini hapsedip açlıktan öldürmüştü diye cevap verildi. (745)

pahalı ve güzel bir elbise satılıyordu, "ya rasulullah onu size alalım heyetler sizi ziyarete geliyor, özel günlerde giyersiniz." dedim, "böyle bir elbiseyi ancak ahiretten nasibi olmayan kimseler giyer." dedi. (886)

rasulullah bedir savaşında öldürülen kafirlerin cesetlerine yaklaştı ve "allah'ın azabını anladınız mı?" diye sordu, hz ömer, "ölülerle mi konuşuyorsun?" diye sordu rasulullah: "beni duyuyorlar fakat cevap veremezler." dedi. (1370)

eski ümmetlerden üç kişi bir mağarada mahsur kaldılar. oradan kurtulmak için yaptıkları iyilikleri vesile ederek allah'a dua ettiler. biri anne babası uğruna çektiği zorlukları anlattı, diğeri amca kızıyla zina edecekken vazgeçtiğini anlattı sonuncusu da bir işçisinin emeğine titizlikle sahip çıktığını anlattı. allah da onları mağaradan kurtardı.
(2272)
*demek ki tevessül caizdir.

bir kabile reisini akrep sokmuştu, kabile mensupları bizden yardım istedi. ebu said el hudri, kabile reisine fatiha suresini okuyup üfledi. reisleri iyileşince bize 30 tane koyun verdiler. (2276)

rasulullah ölen bir müslümanın mirasından pay almıyordu fakat borç içinde vefat eden müslümanın borcunu muhakkak üsleniyordu. (2289)

kim bir toprağı gasbederse kıyamet günü yerin dibine geçirilir. (2454)

gece vakti kehf suresini okuyordum. ahırdaki atım korkmaya başladı. hemen selam verip namazdan çıktım. gökyüzünde bulutumsu ışıklar gördüm. bunu peygambere anlattığımda onların melekler olduğunu söyledi. (3614)

köleler sahiplerine mevla diye hitap etsin. (2552)
*mevlana sözü şirktir diyen haşviyyelere gelsin.

peygamberlik makamından geriye sadece salih rüyalar kalmıştır. (6990)

bana nasıbin beldesindeki cinlerden bir heyet geldi onlar ne kadar da iyi cinlerdi. benden helal yiyecek istediler. onlara tezek ve kemikleri tavsiye ettim. (3860)

allah düşmanlarından ebu rafi'ye suikast düzenledim. yaralandım ve kaçarken bacağım kırıldı. rasulullah bacağımı meshedince hemen iyileştim. (4039)

gece vakti bakara suresini okuyordum. atım korkmaya başladı. ben de kafamı kaldırınca yerde beyaz bulutlar ve ışıklar gördüm. göğe doğru yükselerek kayboldular. rasulullah'a bunu sorduğumda keşke okumaya devam etseydin onlar allah'ın melekleriydi diye cevap verdi. (5018)

allah'ım bana nur ver, sağıma soluma önüme arkama kalbime gözüme kulağıma etime kanıma nur ver. (6316)
*nur, güç anlamında kullanılmıştır.

allah'ı zikreden ile zikretmeyenin farkı ölü ile dirinin farkı gibidir. 
(6407)

hz ömer dedi ki: rasulullah'ın yanına gittim. kuru bir hasırın üstünde uyuyordu. yüzünde iz çıkmıştı. onun halini görünce ağlamaklı oldum. kisralar ve kayserler saltanat içinde yüzerken sen allah'ın peygamberi olmana rağmen bu haldesin vallahi çok üzülüyorum dedim. istemez misin ya ömer dünya onların ahiret bizim olsun dedi. (4913)

yolda yürüyemeyen yaşlı bir adam kendini zorlayarak kabeyi tavaf ediyordu. rasulullah, adamı deveye bindirdi ve "adam kendine işkence etti halbuki allah'ın böyle bir şeye ihtiyacı yoktu." dedi. (1865) 

sıcak bir günde oruç tutup baygınlık geçiren bir adamı sahabeler serinletmeye çalışıyordu. peygamber onları gördü ve "yaptığı iş fazilet değildir." dedi. (1946) 

devamlı oruç tutanın orucunu allah kabul etmez. (1975)

kimseye zararı dokunmayan bir insan olman sadakadır. (2518)

gerçek kahraman öfkesine hakim olandır. (6114)

bir adam rasulullah'tan tavsiye istedi. rasulullah ona sakın öfkelenme diye üç kere emretti. (6116)

sağlık ve boş vakit iki büyük nimettir fakat insanların çoğu farkında değildir. (6412)






(felsefe ve kelam babı)

allah'ı en iyi bileniniz benim. (20)
*demek ki sahabe bile olsan allah'ı mükemmel bilmiyor olabilirsin. haşviyelere sorsan allah gökte diyen sahabe allah'ı mükemmel şekilde biliyordu.

en faziletli amel, iman etmektir. (26)
*demek ki iman, amelden bir cüzdür.

allah'ım ibni abbas'a kuranı öğret. (75)
*ibni abbas, araptı ve sahabeydi bunlar onu kuranı en iyi anlayan kişi yapmaz. bazı kıt kafalı haşviyyeler hadisi iyi düşünsünler. 

keşke musa sabredebilseydi böylece hızırdan daha çok şey öğrenseydik. (122)
*demek ki veli bir kul, ilmi açıdan peygamberden bile üstün olabilir.

namaz kılarken karşıya tükürmeyin çünkü allah oradadır. (405)
*nassların zahirini esas alıp allah gökte diyenler bu nassı da zahir ele alsınlar. 

allah selamın kendisidir ona selam verilmez. (831)
*allah gücün kendisidir diyebiliriz bu hadise kıyasla.

mülk allah'ındır. (844)
*eşarilerin mülk görüşü

allah'tan getirdiğim bilgi yağmura benzemektedir. toprak verimli olursa o yağmur sebebiyle türlü türlü nebatlar yetişir, hayvanlar ordan faydalanır. toprak kötü olursa istediği kadar yağmur yağsın hiçbir şey orda yetişmez. (79)

rasulullah hutbede "allah bir kulunu dünya ile ahiret arasında serbest bıraktı o kul ise ahireti tercih etti." diyince ebubekir ağlamaya başladı. ona neden ağladığını sorduğumuzda "rasulullah yakında vefat edeceğini bizlere bildirdi anlamadınız mı?" dedi. (446)
*demek ki her sahabe, rasulullah'ın her sözünü mükemmel anlamıyordu. 

müşrikler rasulullah'a şiir yoluyla saldırıyorlardı. rasulullah da bana onlara şiir yoluyla cevap vermemi emretti ve meleklerin beni desteklemesi için de dua etti. (453)
*demek ki felsefe yoluyla saldırsalar rasulullah da aynı yolla cevap vermeyi emrederdi. 

"ben islamdan önce de salih ameller işliyordum onların mükafatı ne olacak?" diye sordum, peygamber: "o salih amellerin sayesinde islam sana nasip oldu." diye cevap verdi. (1436)
*şura 13 
*enfal 23

rasulullah: "ey müslümanlar, bu minberi sizler beni daha iyi göresiniz diye yaptırdım." dedi. (917) 
*haşviyyelere sorsan peygamber bidat işledi derler. halbuki o islama fayda verecek her yeniliği kabul ederdi. 

peygamberin eşleri: "ya rasulallah senin vefatından sonra ilk hangimiz vefat edecektir?" diye sordular. "eli en uzun olanınız." diye cevap verdi. hanımlar bu sözün mecaz olduğunu ve cömertliğin kastedildiğini daha sonradan anladı. (1420)

şeytan size gelecek ve "her şeyi allah yarattı peki allah'ı kim yarattı?" diye soracaktır siz o vakit allah'a sığının. (3276)
* allah'a sığınmak yani allah'tan gelen ilme sığınmaktır. yani felsefeye, kelama sığınmaktır çünkü:
* allah zamandır (allah zamanın yaratıcısıdır)
* allah selamdır (allah selametin kaynağıdır)
* allah nurdur (allah nurun kaynağıdır)
* allah gelir (allah'ın azabı gelir)
* allah iner (allah'ın rahmeti iner)

insanlar zamana söverek beni üzüyor halbuki zaman benim. (4826)

yahudi ve hristiyanlar hangi deliğe girmişse sizler de onların peşinden muhakkak gireceksiniz. (3456)

peygamber askeri bir birlik oluşturdu ve onlara bir komutan tayin etti. çölde giderken bir sebepten dolayı komutan sinirlendi ve askerlere ateş yaktırdı, "rasulullah bana her hususta itaat etmenizi emretmedi mi? o zaman atlasanıza ateşe dedi." sahabeler atlamaya niyetlendiler fakat içlerinden bazıları "biz zaten bu ateşten kaçıp müslüman olduk." diyerek birbirlerine mani oldular. bu olayı rasulullah duyunca "eğer komutanı dinleyip ateşe atlasaydınız kıyamete kadar ordan çıkamazdınız. itaat ancak hayırlı amellerde olur." dedi. (4340)
*biz bunu tarık suresi tefsirinde anlattık. bütün-parça ilişkisini kuramazsan cehenneme gidersin. zahirde peygamber, komutana MUTLAK itaat emretmiştir hakikatte ise peygamber mutlak itaati asla emretmemiştir onun kastı farklıdır. 

necran ehlinden bir grup hristiyan rasulullah'ın yanına geldiler. içlerinden bazıları onun yalancı olduğunu düşünüyorlardı. peygamber, onlara ali imran 61.ayeti okudu. eğer yalan söylüyorsam gelin lanetleşelim allah yalan söyleyeni helak etsin dedi. necran hristiyanları buna cesaret edemediler fakat iman da etmediler. (4380)

çöl trüfü kudret helvasındandır onun suyu göze şifadır. (4478)
*mete firidin, musanın kanatları

en büyük günah allah'a şirk koşmaktır. (4477)
*iman, amelden bir cüzdür

ümmetimin ihtilafa düşmemesini ve birbirlerini öldürmemelerini istedim fakat allah duamı kabul etmedi. (4628)

allah övülmeyi çok sever. (4637)

kafirler cehenneme yüzüstü süründürülerek götürülecektir. dünyadayken onları iki ayak üzerinde hareket ettiren allah yüzüstü süründürmeye de kadirdir. (4760)

muhammed, safa tepesine çıkıp yetişin imdat diye bağırdı. herkes toplanınca dedi ki şu tepenin arkasında bir ordu olduğunu söylesem bana inanır mıydınız? herkes evet dedi. peki öyleyse sizlere allah'ın peygamberi olduğumu söylediğimde neden inanmıyorsunuz diye sordu. ebu leheb sen bizi bunun için mi topladın diye dalga geçti. bunun üzerine tebbet suresi indi. (4801)

benim durumum aynı şu örneğe benzer. bir adam gözüyle yaklaşan bir ordu gördü. kavmine dönerek onları ikaz etti. bir grup insan kaçıp canını kurtardı geride kalanlar ise kılıçtan geçirildi. (6482)
*tümevarım yöntemiyle iman etti insanlar. rasulullah 1 kere 2 kere 3 kere 4 5 6 7.... kere doğru söylediyse 101de de doğru söylüyor olabilir.

amr bin seleme dedi ki: "ben küçükken evimizin önünde su vardı. oradan kervanlar geçerdi. ben de yanlarında oturup onları dinlerdim. onlardan namaz kılmayı öğrendim. bir takım sureler ezberledim. bazı insanlar: 'eğer o adam gerçekten peygamber ise mekkelilere galip gelecektir bekleyip görelim.' diyorlardı. mekke fethedildiği zaman babam koşarak geldi ve 'vallahi bu adam peygamberdir. onun yanından geliyorum bize namaz kılmayı emretti. aranızda namazı bilen var mı?' dedi. ben biliyorum dedim. baktılar benden daha iyi bilen yok. çıplaktım beni imam yaptılar, onlara namaz kıldırdım. daha sonradan bana elbise aldılar. (4302)
*arapların iman etme gerekçeleri

bazılarınız kendini daha iyi savunabiliyorken bazılarınız kendini ifade edemiyor olabilir. konuşkan olanınızı haklı zannedip onun lehine hüküm verebilirim. böyle kişiler cehennem ateşinden bir parça yüklenmiştir. (2458)
*rasulullah bile bilmiyor kim yalancı kim değil. bazı haşviyyelerin cerh tadilleri beni benden alıyor.

en doğru şiir sözü lebid'in şu sözüdür: dikkat edin allah'tan başka her şey batıldır. (6489)
*güzel bir söz, senet yönünden rasulullah'a ait olmasa bile manası sahih olduğu için rasulullah o sözü söylemiş sayılır zira eğer duysaydı onaylardı, onaylayan da söze iştirak etmiş sayılır. 

burda olanlar sözlerimi burda olmayanlara ulaştırsın çünkü onlar beni sizlerden daha iyi anlayabilir. (4006)
*21.yyda yaşayan bizler selefe nazaran dini çok daha iyi anlayabiliriz. 

rasulullah ölüm döşeğindeyken "peygamberlere cennetteki yeri gösterilir ve dünya ile ahiret arasında serbest bırakılır." dedi sonra bayıldı. kendine geldiğinde "yüce dosta ulaşmak istiyorum." diye dua etti. (4437)

içinde köpek bulunan eve melek girmez. (4002)
* gazali dedi ki evden kasıt kalptir. köpekten kasıt dünya sevgisidir. melekten kasıt rahmet melekleridir. 

allah varken hiçbir şey yoktu. arş su üstündeydi. her şeyi takdir edip yerleri ve gökleri yarattı. (3191) 
* arşın su üstünde olması evren yaratılmadan önceki kozmik dalgalanmaya işaret olabilir. 

güneş nereye gider biliyor musunuz? arşın altına secde etmeye gider. (3199)
*arş ne demektir?

erkeğin suyu önce gelirse çocuk babaya benzer. kadının suyu önce gelirse çocuk anneye benzer. (3329)
*kromozom dizilimi anlatılıyor olabilir. su ile kastedilen şey için bkz: tarık suresindeki bütün parça ilişkileri... 

ibrahim aleyhisselam 80 yaşında keser ile sünnet oldu. (3356)
*hadislere neden az güvenmemiz gerektiğini gösteren bir rivayet.

rasulullah bize cuma suresini okuyordu. 3.ayete gelince ayette bahsedilen yabancı kişiler kimdir diye sorduk. rasulullah elini selman-i farisi'nin omuzuna koyarak "iman süreyya yıldızında dahi olsa insanlar mutlaka ona ulaşacaktır." dedi. (4897)
*haşviyyelere göre 21.yyda yaşayan birinin hakikate ulaşması imkansızdır. hakikate ulaşmak sadece selefe has bir ayrıcalıktır.

her peygambere mucize verilmiştir. benim mucizem kurandır. (4981)

rasulullah'ın kapısını çaldım. kimdir o diye seslendi. benim diye cevap verdim. bu sözümden dolayı rahatsız oldu. benim ben demeyin adınızla seslenip açık konuşun dedi. (6250)
*insan anlaşılmak için iletişim kurmalıdır. 

allah merhameti 100 parça olarak yarattı. 99unu kendine ayırdı 1 tanesini ise tüm mahlukat arasında paylaştırdı. (6000)
*enam 12.ayet...

allah eziyete ve ızdıraba karşı çok dayanıklı ve sabırlıdır. ona çocuk isnat etmelerine rağmen kafirlere nimet vermeye devam etmektedir. (6099)

rasulullah hastalıklar bulaşmaz dedi. peygambere itiraz ettim. benim sağlam develerimin arasına uyuz bir deve girse hepsi hasta oluyor dedim. ilk hastalanan deveye hastalık hiçbir yerden bulaşmamıştır. onda hastalığı yaratan allah, diğer develerde de aynı şekilde hastalığı yaratmaktadır diye cevap verdi. (5717)
*teselsül argümanının kullanımına dair örnek.

eğer cahiliyyeden yeni çıkmış olmasaydınız ben kabeyi yıktırırdım tıpkı hz ibrahim'in ilk inşa ettiği tarzda tekrar yapardım. (1586)
*rasulullah'ın yapmak isteyip de yapmadığı şeyler vardır. 

rasulullah dedi ki: "güneş ve ay allah'ın iki ayetidir. kimsenin ölümünden dolayı tutulmazlar. bildiklerimi bilseydiniz az gülerdiniz çok ağlardınız." (1044)
*akıl ve mantık allah'ın ayeti değil midir?

uhud savaşında şehit olan sahabileri ikişer ikişer gömdük. içlerinden kuranı daha çok ezberleyenleri önceledik. (1343)
*herkes az ya da çok hafız idi. 

peygamberin oğlu ibrahim bebek yaşta vefat etti. rasulullah: "onun için cennette bir süt anne vardır." dedi. (1382)
*cennet ve cehennem şu an vardır ve orada bir takım insanlar vardır. 

rasulullah: "bana iman eden erkeklerin isimlerini yazın." diye emretti. 500 kişilik bir liste oluştu. uhud, hendek gibi nice savaşlara 500 kişiyle girdik. hiç kimseden korkumuz yoktu. (3060)
*rasulullah keşke siyer, hadis, tefsir, fıkıh, kelam da yazdırsaydı.




kabir azabı hakkında ayetler

"melekler kafirlerin canını alırken onları nasıl dövdüklerini bir görsen." (8/75)

yani ölür ölmez azap veya mükafat başlamaktadır. bu durum kıyamet kopana kadar devam eder. mahşer günü azabın en şiddetlisi yani cehennem azabı başlar.

"firavun ve ashabı gece gündüz ateşe sokulurlar kıyamet günü ise azabın en şiddetlisine sokulacaklardır." (40/46)

allah şehitlerin de mükafat içinde olduklarını fakat onları idrak edemeyeceğimizi başka ayetlerde anlatmaktadır.

"Günahları yüzünden tûfanda boğuldular, ardından ateşe atıldılar, kendilerini Allah’a karşı koruyacak yardımcılar da bulamadılar."
(Nûh Sûresi/25. Ayet)

nuh kavmi boğulduktan sonra ateşe atılmıştır yani kabir azabı vardır. ölüm anında ve sonrasında boşluk yoktur.

"bizi kabirlerimizden kim çıkardı? meğer allah'ın gönderdiği kişiler doğru söylüyorlarmış, allah'ın söyledikleri doğruymuş." (36/52)

ölenler kabirde olduklarının bilincinde olmasalardı bu sözü söylemezlerdi. sordukları sorular da mahşer gününün şiddetinden dolayı iman tazelediklerini bizlere gösterir.

21 Ağustos 2023 Pazartesi

bir selefinin çelişkileri

nisan 2023'te twitterdan tanıştığımız ahmet hüsrev @ahmethusrev17 adlı şahısa sürekli hocam deyip saygılı davranmama rağmen tweetimi alıntılayıp "zeka özürlü" demiştir. 


mutezile akaidinde tanrı 5 duyu organıyla idrak edilmez. örneğin tanrı'nın tadına bakılmaz, tanrı'nın kokusu olmaz, tanrı'ya dokunmak imkansızdır çünkü o cisim değildir. tanrı akılla bilinen bir şeydir. tanrı renkli bir cisim olmadığı için görülmez aynı zamanda. bu mantığın bir gereğidir. fakat ne yazık ki düşük IQ'lu bu arkadaşa göre tanrıyı görmemek tanrı için bir kusurdur. halbuki tanrının görülmesi bir kusur olacaktır zira o cisim değildir. biz de bu arkadaşın sorusunu kendisine geri çevirelim: "selefi inancına göre tanrı koklanmaz, inandıkları tanrı o kadar aciz ki kendisini kullarına koklatamıyor." 

dikkat edin nasıl da yalan söylüyor: "selefilere göre allah mekandan münezzehtir." sıkışınca böyle söylüyorlar, 5 dakika sonra tekrar mekan isnat etmeye devam ediyorlar. allah mekandan münezzehtir diyenlerle dalga geçiyorlar. 
bu şaşkın armut, 7 mayısta "allah mekansızdır." demişti 13 mayısta ise dalga geçiyor "mekandan münezzeh" tabiriyle...
19 nisanda şahıs allah'ın mekansızlığını vurguluyor.

biraz sıkıştırınca "ALLAH GÖKTE SÖZÜ MECAZ DEĞİL HAKİKATTİR" demeye başladı. yani kafayı yersiniz kafayı. 

hem allah mekansızdır hem de göktedir. bu gök kelimesi de mecaz değildir hakiki anlamda göktür. 
işte şimdi gerçek yüzü ifşa oldu. akıl yürütmek bidat diyenler ne hikmetse taraftar çekmek için akıl yürütmeye başladı. allah'ı tenzih etmek için akıl yürütseniz suç bunlara göte.
gerçek yüzleri tam olarak budur. pozitivist, materyalist, dehri kafasında yaşıyorlar. sadece maddi varlıklar varmış tam naturalist kafası. 
allah gözüyle görür ifadesi hiçbir kitapta geçmiyormuş yalanmış 😁 o sırada ibni teymiyenin akidetül vasitiyye kitabı:

bakın şimdi ibretlik yere geldik. rasulullah: "insanlara akıllarının alacağı kadarıyla konuşun" demiştir. yani allah gibi soyut bir varlığı bir insanın anlayacak kapasitesi yoksa onun idrakine uygun şekilde anlatmalısın çünkü yaratıcıya ibadet etmek her kulun hakkıdır, vazifesidir. ayrıca 1400 sene önce çölde yaşayan insanlar ile bizlerin bilgi birikimi aynı seviyede olamaz. bizler sahabeden çok daha iyi anlıyoruz kuranı. örneğin zariyat 47.ayeti ashab anlamıyordu biz ise şimdi manasını çok daha iyi biliyoruz bilim sayesinde. dolayısıyla rasulullah'ın o zaman arap aklına uygun şekilde bir şey söylemesi hakikatin ta kendisi değildir bilakis onların akıl seviyesine uygun mecazi anlatımlardır. 

mesela cariye bir kadın, allah'ı yerdeki putlar mı zannediyor yoksa gökte mi tasavvur ediyor? rasulullah ona allah nerede diye sorarak putperest mi müslüman mı olduğunu öğrenmek istemiştir. cariye öyle bir alt seviyedeki allah yerdeki putlar değil o mekan haricinde demeye aklı yetmediginden o yerde gördüğü putlar haricindedir göktedir diye yanlış bir şekilde allah'ı bilmesi bile onun mümin olduğunu gösterir çünkü onun kapasitesi o kadardır. 

bakın söylediklerime itiraz olarak ne yazdı 😂 
sen nasıl ashaba öyle dersin cart curt.


"allah, kuranı o dönemdeki insanların zihinlerindeki tanrı olgusuna uygun olarak indirmiştir." 😁😁 bre cahil bre zırcahil bre çelişki yumağı bre IQ'su düşük... bizim iddia ettiğimiz şeyin aynısını kendin söylediğin bre okuduğunu anlamaktan aciz selefi bre mantık cahili bre idrak yoksunu... 


sıkışınca "mekandan münezzeh" diyorlar 5 dakika sonra ise biz "mekandan münezzeh" dediğimizde dalga geçiyorlar. hayır mekandan münezzeh değil gökte diyorlar. yaw gökte değil allah, mecaz bir ifade bu dediğimizde hayır mecaz değildir diyorlar. bunlara cahil demek az kalır. bunlar müslüman falan değiller. kafirlik yapıyorlar. suyu bulandırıyorlar. 

ses çıkaran maddi allah 🙄 

bunlar PUTPERESTTİR arkadaşlar. maddi bir allah'a inanıyorlar. aklımızla da dalga geçiyorlar. "mekandan münezzehtir allah" dedikten sonra münafıklık yapıp "hayır değildir göktedir bu söz de mecaz değil hakikaten göktedir." diyorlar.


aptal da sensin cahil de sensin rezil de sensin. 










20 Ağustos 2023 Pazar

bütün parça ilişkisi ve lafızperestlik

lafızperestlik çok yaygın görülen bir hastalıktır. örneğin çocuğumla oynarken "ben aslanım seni parçalayacağım." dedim. biri benim bu sözümü cımbızlayıp bana vahşi muamelesi yapabilir halbuki ben bu söz ile farklı bir anlamı kastettim. 

bazen, bütün zikredilir fakat o bütünün bir parçası kastedilir örneğin:
"ruslar pkk'ya yardım etti." cümlesinde bütün ruslar değil bazı ruslar kastedilmiştir. pkk'ya karşı olan veyahut bebek, yaşlı, engelli olan rus vatandaşlar da vardır. buradaki maksat rus siyasi otoritesinin ve askerlerin pkk'ya yardım etmesidir.

örnek 2: "soba yanıyor." cümlesinde yanan şey sobanın kendisi değildir bilakis sobanın içindeki odun parçalarıdır. 

örnek 3: allah bir kasırga gönderip her şeyi yok ettiğini söylemektedir. buradaki "her şey" ifadesini mutlak manada alacak olursak allah dahil her varlığın, yerlerin ve göklerin de kasırga ile yok olduğunu anlamalıyız. halbuki beyni olan bir insan buradaki ifadenin mutlak olmadığını anlayacaktır. 

örnek 4: bakara suresi 19.ayette "parmaklarını kulaklarına tıkarlar." ifadesi geçer. insanın 10 parmağı vardır kulağına ise sadece 2 parmağını sokabilir. ayette bütün parmaklar zikredilmesine rağmen hakikatte sadece 2 parmak kastedilmiştir.


bazen parça zikredilir fakat o parçanın ait olduğu bütün kastedilir 
örnek: bakara suresi 144.ayette "yüzünüzü kabeye çevirin." diye emredilmiştir. bu söz ile namaz kılarken vücudunuzu kabeye doğru çevirin anlamı kastedilmiştir. yoksa sadece yüzünüzü çevirin gövdeniz başka yöne baksın anlamında söylenmemiştir. dikkat ederseniz bu defa yukarıdaki örneklerin tam tersi bir durum yaşandı. bu defa parça zikredildi fakat bütün kastedildi. 

örnek 2: ahzab suresi 1.ayette "ey nebi allah'tan sakın ve kafirlere itaat etme." diye emredilmiştir. nebi a.s. müminlerden bir mümindir. müslümanlar kümesinin bir elemanıdır. burada tüm müslümanlardan sadece 1 tanesi zikredilmiş fakat müslümanların tamamı kastedilmiştir. ey nebi sen kafirlere itaat etme ama diğer müslümanlar itaat edebilir anlamı burada yoktur. allah'ın kastı bu olamaz. 

örnek 3: nisa suresi 23.ayette "sulbunuzdan olan oğullarınızın hanımları sizlere haramdır." yazmaktadır. sulb, omurga demektir ve vücudumuzun bir parçasıdır. insan vücudunun sadece bir parçası olan omurga (sulb) kelimesi zikredilmiş fakat vücudun tamamı kastedilmiştir. yani ayet "senden olan oğlunun hanımıyla evlenmek haramdır." anlamındadır.

örnek 4: tarık suresinde "insan sulb ve teraibten çıkmaktadır." yazar. sulbun ne olduğunu izah etmiştik. sulb ile kasıt erkek vücudu demektir. teraib de özel olarak kadının göğüsü anlamındadır. bu kelime ile kadının vücudunun bir parçası zikredilmiş fakat vücudun tamamı kastedilmiştir. 




"Takyîd makamında ıtlak (kayıtlı konuşmak gerekirken mutlak konuşma)'ın ve tahsîs makamında ta'mîm (özel konuşmak îcâb ederken genelleme yaparak konuşma)'in zararı ne kadar büyüktür. Bundan dolayı birbirine kardeş olan içtihadlar ve görüşler birbirine düşman haline gelirler." (said nursi, kızıl icaz)

tarık suresinde bilimsel hata var iddiası

ebubekir el esam'ın tarık suresindeki ayetle alakalı açıklamasını sizlerle paylaşacağım. 

kendi yorumlarımı da kattım. buhari nikah 8 bu kafirler için kesin bir tokattır fakat devam edelim.
sulb ve teraib kelimesinden kastın erkek ve kadın olduğunu anlasalar problem kalmayacak. 

boşuna iki taraf da zorluyor. 

arapçada bir şeyin parçası zikredilip o parçanın ait olduğu bütün kastedilir. bunun örnekleri çoktur kuranda.